37. Bölüm "İşkence"

22.4K 1K 66
                                    

Aslıyla akşama kadar sohbet etmenin ardından hazırlanarak kuyu ya gelmiştim. Akşam olmasına rağmen etrafta kimse yoktu, herkes neredeydi? Bu akşam boks maçı var zannediyordum ama etrafta bir kalabalık göremiyordum. Sanırım yanılmıştım. kaşlarımı çatarak etrafa bakındım.

"Yenge."
Arif koşarak yanıma geldiğinde nefes nefese kalmış bir şekilde önümde durdu. Onu böyle görmek beni tedirgin etmişti. Birisine bir şey mi olmuştu? Kendime engel olamayarak korkuyla baktım. Yoksa Araf'a bir şey mi olmuştu?

"Aşağıda seni bekliyoruz yenge."
Rahatlıkla derin nefes vererek önüme gelen asi saç tutamlarımı geriye doğru attım. İyice paranoyak olmaya başlamıştım.

"Kuyu halkı nerede Arif?"

"Hepsi yukarıda izleme odasında yenge, merakla sizi bekliyorlar."
Depoya doğru ilerlediğimde Arif siyah kapıyı açarak geçmem için yol verdi. Saçlarımı arkaya doğru savurarak gözlerimi elleri cebinde dikkatle benim gelişimi izleyen sevgilime çevirdim. Başını hafifçe yana yatırdı ve yarım ağız sırıtarak mavi gözlerini kıstı.

"Özgür yok?"

"Özgür'ün düğün işleriyle uğraşması gerekti."
Özgürle Aslı bu kısa sürede düğün işlerini nasıl hazırlayacaktı bilmiyordum ama Özgür sırf düğün geriye atılmasın diye gerekirse uyumaz yinede yapardı.

Başımı onaylarcasına sallarken gözlerim usulca az sonra öldüreceğimiz adama kaydı. Fazla sinirli gözüküyordu. Madem Özgür gelmeyecek, eğlencemize başlayabilirdik. Tek kaşım havaya kalktı, kahve gözleri büyük bir kinle gözlerime baksada bunu umursamayarak ağzında duran siyah koli bandını hızla çektiğimde acıyla bağırdı.

"Ah! Yavaş olsanıza!"

"Yavaş mı? Sen kendini oyunda zannediyorsun heralde, uyan! Yılanların alemindesin!"

Aptal herif, geriye doğru birkaç adım atarak Araf'ın öne geçmesini sağlayarak saçlarımı tepeden toplayıp ceketimi çıkardım. Böyle daha rahat davranabilirdim. Araf kahve gözlü adamın etrafında aheste aheste dönmeye başladı.

"Yaman, Yaman, bu kadar aptal olup nasıl kumarhane çevirebildin sen? Aa doğru ya her fırsatta arkanı temizleyen baban sağolsun, kadınları da birlikte mi satıyordunuz lan şerefsiz!"

Araf kükreyerek Yaman'a yumruk attığında sandalyeyle birlikte devrilirken sırıttım. Bu adamın gücüne hayrandım..Ben onun her şeyine hayrandım..

"Arif! Zincirle şunu!"

Zincirlemek mi? Merakla açılmış gözlerim Araf'a döndüğünde bana dönüp sırıtarak göz kırptı. Yoksa yeni aletimiz mi? O gün Araf'ı bağladıkları gibi Arif ve Utku Yamanı bağladıklarında gözümün önünde canlanan sahneler duraksamama neden oldu. Evet, hâlâ Araf'a yapılan eziyet aklımdan çıkmıyordu. Zorlukla yutkundum, Araf'ın o hallerini hatırlamak dahi istemiyordum.

Bu kötü anları savurup sırıtarak Araf'a doğru yaklaşıp geniş omuzlarına sarılarak başımı yana doğru yatırdım.
"Biliyor musun sevgilim, senin tapılası zekana hayranım."dedim ve başını geriye doğru atarak bana bakmasını izledim.

"Ben sana hayranım."

Dibimde duran dudakları konuştukça dudaklarıma daha da yaklaşırken hızlanan kalp atışlarım beni onu öpmem konusunda zorluyordu. Arafta bunu anlamış olacak ki adem elması büyük bir yavaşlıkla oynadı ve sessizce bir hamle yapmamı bekledi.

Onu burada öpmeyecektim, onu yalnız kaldığımızda doya doya öpecektim. Omuzlarındaki ellerimi geri çekip Araf'ın ardımdan bakmasını ve homurdanmasını umursamamaya çalışarak Arif'in elinde tuttuğu demir çubuğumu alarak fokur fokur kaynayan lavlara baktım. Ah..Bu görüntü iştah kabartıcıydı...

DelikanlıWhere stories live. Discover now