80. Bölüm "İntikam Zamanı"

8.3K 692 85
                                    

Aldığımız telefondan sonra hiç beklemeden üzerimizi giyinip evden çıkmış Toprak abinin arabasının burada olmasıyla ona binip yola çıkmıştık. Her ne kadar Leylaya belli etmek istemesemde en az onun kadar çok sinirlenmiştim.

Ne demek nezarethaneye düşmek ya! Koskoca Araf Kozcu nezarethaneye düşmüştü. Ben de kocam baba olacak akıllandı deli deli hareketler yapmıyor diye seviniyordum. Sadece bir saatliğine yanımdan ayrılmıştı ve anında bir olayın içine düşmüştü. Yok bu erkekler yedisinde neyse yetmişinde de oydu.

Sıkıntıyla direksiyonu daha sıkı kavrarken bir yandanda Leylanın sinirle söylenmelerine karşı onu mırıltılarımla onaylıyordum. Hamileliğinin daha başında olması nedeniyle fazla hassas ve narindi. Ben ona nazaran daha sakin ve sessiz kalıyordum.

Araf'ın asıl cezası yanına gittiğimde verecektim. Hemde önceden almam gereken bir intikamı alacaktım. Ne demişler, intikam soğuk yenen bir yemektir.

"Hayır yani sen baba olacaksın baba! Ne demek darptan nezarethaneye girmek? Alt tarafı bir meyve istedim olanlara bak."

Araftan böyle şey beklenirdi tabii ama Toprak abiden açıkçası böyle bir şey bende beklemiyordum. O her zaman aklı başında sakin davranan taraf olurdu. Onu bile bu denli çıldırtan ne olmuş olabilirdi ki?

"Aslında benim kocamın birisini dövmesi çok normal ama nezarethaneye düşmek ne ya?" diye hayıflandığımda Leyla elini 'Ohoo' der gibi salladı.

"Sen Toprağın masum yüzüne kanma kızım o eskiden aynı Araf gibiydi."

Kaşlarım şaşkınlıkla havalanırken emniyete gelmemizle arabayı dikkatle park ettim. Arabanın yüksek oluşundan dolayı nefes nefese zorlukla dışarı çıktım.

Bu arabalar niye bu kadar yüksek ya! Hiç hamileleri düşünmeyin zaten.

Arabayı kitleyerek Leylanın yanıma gelmesiyle birlikte emniyete doğru yürüdüğümde içeriye geçecekken beni durdurup ona dönmemi sağladı.

"Bana bak Dila, bu sefer elimizden kolay kurtulmak yok. Madem nezarethaneye düştüler bunun bedelini ödeyecekler." Gözlerinde gördüğüm kararlılık hoşuma giderken dudağımın kenarı yukarıya doğru kıvrıldı. Leylayı ilk defa Toprak abiye dinlenirken görecektim. Bence bu oldukça güzel olacağa benziyordu.

Başımı onaylarcasına sallarken çenemi dikleştirip yumruğumu havaya kaldırdım.
"O zaman onları nezarethaneye düşmekten beter hale getiriyor muyuz leyloşum?"

"Getiriyoruz elticiğim."

Memnuniyetle birbirimize onaylayan bakışlarımızı atarken daha fazla dışarda durmayarak karakolun içerisine girdik. Bir polis memurunun yanımıza geldiğini görmemle adımlarımı durdurup ona döndüm.

"Merhaba ben Dila Kozcu. Emniyet amiriyle görüşmüştüm telefonda."

Başını onaylarcasına sallayıp eliyle önünden geçmem için yol açtı.
"Buyrun Dila hanım amirim sizi bekliyordu."
Yüzüme bir gülümseme kondurup amirin kapısının önüne geldiğimizde gözlerim kapının yanında asılan isme takıldı.

Veysel Taşçı

Tamam. Sanırım içeride beni ne bekliyorda hazır değildim fakat içeriye girmekten başka bir çarem yoktu. Kocamı buradan alıp bir an önce evime gitmek istiyordum. Kapıyı tıklatarak içeriye girdiğimde Leylanında arkamdan gelmesiyle kapıyı kapatarak elimi Veysel beye uzatarak tokalaşmamızı sağladım.

"Dila Kozcu."

Leylada arkamdan Veysel beyle el sıkışarak yüzündeki zarif gülümsesini sundu.
"Leyla Kozcu."

DelikanlıWhere stories live. Discover now