16. Bölüm "Bitti"

47.3K 1.8K 272
                                    

Instagram: dolunaayyz

Bana yine hayran ve tutkuyla bakan mavi gözlere ne kadar karşı koymak istesemde içimdeki öfke asla  dinmiyordu. Ellerini belime yerleştirip yavaş hareketlerle okşadı. 
"Şu ateşli hallerini ne yapacağız Dila Güneş?"
Sinirle yakalarını biraz daha sıkarken gözleri zevkle dudaklarıma inmiş dudaklarında bir sırıtma olmuştu.

"Çek o gözlerini."

"Çekmezsem ne olur? Yoksa beni de mi ateşinle yakarsın?"
Bu adamın sesi bile benim yumuşamama yetiyordu.
Neden bu kadar etkileyici bir sesi vardı! Hayır Dila, hayır kızım kendinden taviz verme!
"Yakarım, var mı itirazın?"

"Asla."

Belimdeki ellerini sıkılaştırarak aniden bedenimi havaya kaldırıp beni duvarla arasına alırken şaşkınlıkla gözlerine bakakaldım. Refleksleri çok iyiydi.
"Aramızdaki çekimi bu dünya da kimse bitiremez Dila, izin vermem. Sen bile bitiremezsin, hatta ben bile. Biz ayrılsakta tekrardan bu bedenler, bu tutku, bu ateş bizi birleştirir."

Zorlukla yutkunarak omuzlarına tutundum. Bu büyüleyici sözlere tutulmamak elde değildi. Biz bu kısa sürede nasıl bu hale gelmiştik. Bu beden, bu ruh, ondan nasıl bu kadar etkilenebilirdi. Sanki bir görünmez ip vardı, o ip sıkıca bizi birbirimize bağlamış ve asla kopmamıza izin vermiyordu. Ama o ip bir gün koparsa, o gün kıyamet kopacaktı. Çünkü araya kocaman bir harlı ateş girecekti. Ya o ateşi aşıp yine birleşecektik ya da o ip o ateşe değip kül olacaktı.

"O kız buradan gitmezse eğer yüzümü unut. Çok ciddiyim Araf."
Her zaman yaptığı gibi büyük bir yavaşlıkla yanağını yanağıma yaslayarak kulağıma fısıldadı.
"Senin yüzünü unutan Araf ölsün."
Allahım sen bu delikanlıyı ciddiye alma, deli işte..

Gözlerimi kapatarak kollarımı beline dolayıp başımı usulca boynuna gömdüm. Bir kedi gibi onu boynuna kıvrılmam oldukça hoşuna gitmişti.
"Ulan Dila, yakarsın kızım sen adamı. Kül edersin, kül."
Yüzümde ufak bir tebessüm olurken belindeki ellerimi sıkılaştırdım. Kemiklerimi kıracak derecede bana sarılması canım acıtsa da gıkımı çıkarmadım. Bu topraksı kokusunu yakından hissetmek mükemmeldi.

"Çıkalım mı?"

"Çıkalım."
Eğlenen sesiyle gözlerim büyüdü. Ben o anlamda dememiştim ki!

"Evden! Evden çıkalım yani"

Kıkırdayarak geri çekilirken iç çekerek elimi tuttu.
"Sakin ol anasını satayım, iyice liseli ergenlere döndün."
Kendi kendini azarlayarak yürümesiyle birlikte kahkaha atmamak adına dudaklarımı sıkıca birbirine mühürledim.
İleride gördüğüm Aslı, Özgür ve Arifle yanlarına ilerlerken yanımıza gelen iki gençle birlikte Araf'ın adımları durdu. 

"Abi, yenge nasılsınız?"
Sarışın genç çocuk sevecen gülüsemesiyle bize bakarken yanındaki esmer kız da başıyla selam vermişti. Gülümseyerek selamını karşıladım.
"İyiyiz koçum, siz nasılsınız."

"İyiyiz abi, malum yarın düğün var heyecanlıyız. Bu aralar pek yoktun özel olarak davet edemedim abim kusuruma bakma. Baş tacımızsın biliyorsun."
Araf karizmatik gülümsemesiyle elini sarışın çocuğun omzuna koydu. Demek yarın düğünleri vardı. Oldukça heyecanlı gözüküyorlardı. 
"Olur mu öyle şey? Ben sizin içinizi biliyorum bu yeterli."

"Yenge lütfen sen de gel. İkinizi düğünümüz de görmek bizi çok mutlu eder."
Esmer kız tatlı tatlı gülümseyerek hevesle bana bakarken Araf'a bakışlarımı değdirip gülümsedim.
"Tabiki gelirim. Yarın görüşürüz o zaman."

Heyecanlı çift yanımızdan ayrıldıklarında Araf tekrardan elimi tutarak Ariflerin yanına yürümeye başladı.
"Çok heyecanlı gözüküyorlardı. Akşam olacak değil mi?"

DelikanlıWhere stories live. Discover now