52. Bölüm "Koltuk Meselesi"

17.3K 910 84
                                    

Araf'ın gözünü korkutmamın ardından onu öyle kalakalmış bir halde bırakıp keyifle evime dönerek akşam yemeğini hazırlamıştım. Ona yaptığım küçük tehdit gözünü korkutmuş olacak ki arkamdan bile gelmemiş eve geçip sakinleşmemi umut etmişti.

Ancak ona güzel bir hediye vermeden asla affetmeyi düşünmüyordum. Araf Kozcunun gözünü bira korkutmak lazımdı. Bakalım bu akşam yapacağım sürprizi beğenecek miydi?

Kapının açılma sesiyle düşüncelerimden sıyrılırlen koridordaki aynadan alıcı gözle kendimi süzdüm. Üzerime giydiğim kışkırtıcı derecede kısa olan kırmızı geceliğim fiziğimi fazla seksi gösteriyordu. Dudaklarıma sürdüğüm kırmızı rujumu düzeltirken kahve dolgun saçlarımı yana doğru attım.

"Dila'm!"

İçerden bana seslenen sevgilimle birlikte yanına doğru gittiğimde beni görmesiyle gülümserken üstüme kayan bakışları afallamıştı. Başı usulca yana doğru yatarken gözlerini kırpıştırarak geceliğimi süzdü.
"O ne lan." diye ağzının içinde mırıldandığında gülmemek için dudaklarımı birbirlerine bastırdım.

Nasıl da dibi düşmüştü....

"Dila'm...Ne güzel olmuşsun sen," Alev alev yanan gözleri gözlerime tırmanırken yanıma doğru adımlayıp kolunu belime sardı.
"Sen bu saatte gecelik giymezdin?" Şüpheyle kısılan gözleri göğüslerime doğru düştüğünde omuz silkip dudaklarımı büzdüm.

"Canım gecelik giymek istedi."

"Canını yerim senin." diyip dudaklarıma doğru eğilmişti ki buna engel olarak geri çekildim. Kaşları huysuzca çatılırken yanağına sulu bir öpücük kondurdum. Şimdilik bu öpücükle idare etsindi.

"Hadi gel sevgilim, yemek hazır."

Gözlerime dikkatle bakarak başını sallayıp belimdeki elini çekmeden mutfağa girdi. Kollarının arasından sıyrılarak yapmış olduğum çorbayı kaselere koydum. Gözleri iştahla yaptığım yemeklerde dolaşırken köfte yaptığımı görmesiyle dudaklarını yaladı.

"Anne köftesi mi o?"

Heyecanlı çıkan sesiyle birlikte kıkırdayarak başımı onaylarcasına salladım. Çorbayı es geçip tabağına beşer beşer doldurduğu köfteleri yemeye başlarken elimi yanağıma yaslayarak onu izledim. Köfte canavarı...

Şuan ne kadar tatlı gözüktüğünün farkında mıydı bu adam? Her şeyi boşverip yanaklarını sıkma isteğimi bastırmaya çalıştım. Göğsüme sokup sabaha kadar sevesim vardı mavişimi. Neyse, affettikten sonra yapardım artık.

Araf'ın aklına bir şey gelmiş olacak ki iştahla yediği köftelere ara verip bana döndü.

"Güzelim bugün balayına gidecektik ama biraz ertelememiz lazım." Bir türlü yapamadığımız balayımızın yine ertelendiğini duyduğumda kaşlarım çatıldı. Yine ne gibi bir sorun çıkmıştı da gidemeyecektik acaba?

"Neden?"

"Başka bir yere davetliyiz."

Nereye davetli olabilirdik ki? Hem büyüklerle toplantı yapmamız lazımdı, her seferinde konuşmayı ertelemek durumunda kalmıştık. Her şey o kadar üst üste geliyordu ki illaki bir tanesini ertelemek zorunda kalıyorduk.

"Nereye? Hem büyüklerle olan toplantı iyice aksadı onu bir aradan çıkarmamız lazım."

"Büyüklerle olan toplantıyı biraz daha erteleriz sevgilim, ben onu hallettim. Adanaya gideceğiz"
Adana mı? Adana da bir tanıdığımız mı vardı? Sorgularcasına ona bakarken sessizce köftelerini yemeye devam ediyordu. Köfteden başını kaldırsanda bana baksan keşke kocacığım!

DelikanlıWhere stories live. Discover now