73. Bölüm "Mahsun Gülderen"

9.4K 729 62
                                    

Bedenimi saran sıcak suyun akışını sessizce izlemeye devam ettim. Su bir yılan gibi bedenimde dolaşıyor en sonunda da yerle buluşuyordu. Gözlerimi kapatarak başımı usulca duvara yasladım ve sıcak suyun içinde daha da mayıştım. Zihnimde sürekli Arif'in dedikleri dönüp dolaşıyordu. Ben Araf'ı daha önce hiç böyle görmemiştim. Yirmi kişi..bir gecede yirmi kişiye işkence etmişti

Annesi öldüğünde bile böylesine delirmemişti Araf..Kendine olan öfkesini böyle mi çıkarıyordu? Belki de Arif'in dediği gibi kendisine yapmak istediği şeyleri başkalarına yapıyordu. Madem bu kadar pişman olacaktı neden bana böylesine acımasız sözler söylemişti? Neden bana...anneliğimle ilgili laf etmişti?

Cidden düşünmekten kafayı yemek üzereydim! Musluğu kapatarak suyun kesilmesini sağladığımda duşakabinden çıkarak bornozumu giyinip saçlarımı havluya doladım ve daha fazla banyoda kalmayarak yatak odama doğru yürüdüm. Kapıyı açar açmaz karşımda gördüğüm adamla nefesim kesilmiş bir şekilde göz göze geldiğim buz mavisi gözlerine baktım.

Onun burada ne işi vardı?

Kapı kolunu olabildiğince daha da çok sıkarak yatağımıza oturmuş beni beklediğini belli eden bir şekilde açıkça gözlerime bakıyordu. Buz kesmiş bedenim hareket dahi edemiyorken dişlerimi sıkıca birbirine kenetledim. Araf başını yana doğru yatırarak gözleriyle bedenimi aheste aheste süzdüğünde dudaklarını diliyle ıslattı.
Zorlukla yutkundum.

Hayır Dila, etkilenmiyorsun.

"Karıcığım." Etkileyici boğuk sesi beni sudan çıkmış balık gibi silkelerken derin nefes aldım.

Hay senin karına! Birbirlerine kenetlediğim dişlerimi var gücümle sıktım. Ağır hareketlerle ayağa kalkarak yanıma doğru gelmeye başladığında geri adım atmayarak çenemi dikleştirip donuk bakışlarımla yüzünü seyrettim. Uyumadığını belli eden mavi gözlerinin kenarları kıpkırmızı olmuştu. Yanıma daha da yaklaştığında burnuma içki kokusu dolmuştu.

Yüzümü buruşturarak geriye doğru bir adım attım. Bu aralar kokuya fazlaca hassas olan bünyem bu kokuyla birlikte midemi alt üst etmişti.

"Senin burada ne işin var?"

Sert sesimle birlikte kaşları havalanırken olabildiğince daha da dibime girerek göğsümün üzerindeki Araf dövmesinde bakışlarını gezdirdi. "Sevgilim," diye fısıldadı. "Burası bizim evimiz." Evimiz...Başımıza yıktığın evimiz evet.

Alayla gülerek 'Hadi ya' dercesine kaşlarımı havalandırdığım sırada elini havaya kaldırarak bornozumun gösterdiği yerlere bastırıp işaret parmağını belirli olan köprücük kemiklerimin üzerinde aheste aheste dolaştırmaya başladığında hızlanan nefeslerimi dizginlemek ister gibi sert bir soluk vererek öfkeyle gözlerine bakıp elini geri ittim.

"Bana, dokunma."

Üzerine basa basa söylediğim şey üzerine geri çekilmek yerine daha da yaklaşarak burnunu burnuma sürttüğünde gözlerimi kapatmamak adına kendimle büyük bir savaş verdim. Neden her türlü dibime girmeye çalışıyordu!

"Neden, etkileniyor musun?" dedi ve elleri rahat durmayarak belimi kavrayarak beni kendisine çekti.
"Sana böyle dokunmamdan, dudaklarına bu kadar yakın olmamdan," Etkileyici sesi beni içine hapsetmek ister gibiydi fakat biz bu durumdayken bu sese kanacak değildim ve Araf bunu çok iyi biliyordu.

Daha fazla bu eziyete katlanamayarak onu omuzlarından ittirdiğimde afallayarak geriye doğru bir kaç adım atarken sinirle üzerine doğru yürüdüm.

"Bana rol yapmayı kes! Ne olacak Araf anlatsana?Bana dediğin onca lafı yutacak ve koynunda mı uyuyacağım. Gerçekten mi? Sen benim anneliğime laf ettin Araf. Sen beni eve kilitledin! Haksızsın ve hâlâ utanmaz bir şekilde beni etkin altına almaya çalışıyorsun." dediğimde sinirle geriye doğru bir atıp atarak kollarımı iki yana açtım.

DelikanlıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin