35. Bölüm "Kırgın"

22.1K 1.1K 48
                                    

Ne söylerse söylesin sinirim asla geçmemişti. Yaptığı şeyi bana cilve yaparak mı unutturmaya çalışacaktı? Avucunu yalardı. Benim aksime gülen gözlerle bana bakarken gözlerini dövmeme indirdi ve derince iç çekti. Dövmemi öpmek için göğüslerime doğru eğildiğinde omzularından sertçe geriye doğru ittiğimde geriye doğru savrulup şaşkınlıkla bana baktı.

Sinirden titreyen parmağımı ona doğru savurup nefes nefese keskin sesimle konuştum.
"Bir daha bana sakın sesini yükseltme yoksa senin ses tellerini kendi ellerimle koparırım."

Bana şaşkınca bakmasını umursamadan hızla yanından ayrılırken arkamdan seslenmesini umursamadan kuyudan çıktım. Sikerim böyle işi. Bir günümüz olaysız geçmiyordu. Bu kadında nereden çıkmıştı bilmiyorum ama eğer bir daha karşıma çıkarsa iyi şeyler olmayacağı kesindi.

Ne demişti o Ceylin? Yok ortak olacakmış, yok Arafla sıkı fıkı olacakmış. Kadının gözlerinden her şey okunurken nasıl bu kadar rahat bir şekilde bana sana söyleyecektim diyebiliyordu?

Ben böyle bir şey yapsam ortalığı yıkıp kıyameti koparacak olan adam bu meseleyi sessiz karşılamamı bekliyordu. Arif koşarak yanıma geldiğinde yürümeyi bırakmadan yandan bir şekilde ona baktım.

"Yenge nereye?"

"İşim var Arif."

"Ben götüreyim?"

Dağ evinin nerede olduğunu hatırlasamda nasıl gidildiğini bilmiyordum. Yerimde duraksayarak merakla bana bakan gözlerine bakıp başımı onaylarcasına salladığımda karşımda duran arabaya doğru yürümeye başladım. Arif hâlâ elinde çantamı taşıyordu. Gülerek elinden çantayı alıp arabanın kapısını açarak sürücü koltuğunun yanına oturdum.

Bir süre aramızda sessizlik olduğunda mahalleden çıkmış otobana bağlanmıştık. Başımı yorgunca arkama yaslayarak alnımı sıvazladım. Araf'a bağırmaktan başım ağrımıştı.

"Ağzına sağlık yenge. Helal olsun ne güzel konuştun öyle. Sonuna kadar arkandayız".

Başımı ona doğru çevirdiğimde sırıtarak yolu izlediğini gördüğümde önüme döndüm. Arif'in derdi şimdi anlaşılmıştı. Beni tebrik etmeye ve yanımda olduklarını bilmemi istemişti. Ne zaman hoşuna giden bir şey yapsam böyle yapardı.

"Haddini bilmeyen bir kişiye haddini bildirdim, hepsi bu."

"Nereye gidiyoruz peki?"

Sıkıntıyla bir nefes verdim. Eğer bu olay çıkmasaydı birlikte Toprak abiyi görmeye gidecektik ve ben Arafsız gitmeye karar vermiştim. Kesinlikle oraya gideceğimi biliyordu ve gelecekti.

"Toprak abiye."
Yolda olan bakışları şaşkınlıkla bana döndüğünde arabanın yana doğru kaymasıyla direksiyona atılırken ensesine vurarak önüne dönmesini sağladım.

"Önüne bak lan!"

"Pardon yenge, şaşırdım da..."
Gözlerimi devirerek yorgunlukla başımı cama yasladım. Gidene kadar biraz dinlenebilirdim.

~~~~~~

Arif'in beni uyandırmasıyla birlikte üzerime çekidüzen vererek arabadan indim. Dışarıya çekmemle sert rüzgar yüzüme vururken açık kollarımı ellerimle ısıtmaya çalıştım. Burası oldukça soğuktu. Bilseydim yanıma bir şeyler alırdım.
"Yenge ceketimi giy istersen?"
Arif anında ceketini üzerinden çıkararak bana uzattığında başımı onaylamazca salladım.

"Yok sen giy, istersen içeriye gel burası soğuk."

"Yok yenge araba da kaloriferleri yakar beklerim ben."

DelikanlıWhere stories live. Discover now