75. Bölüm "Bir küçük koltuk meselesi.."

10.3K 761 67
                                    

Boynuma sokulan başını oynattıkça sakalları batan adam beni güzel uykumdan uyandırmaya yemin etmişe benziyordu. Gözlerimi zorlukla aralayarak tamamiyle bana sokulmuş derin bir uykuda olan adama baktım. Ah be adam...Nasılda özlemiştim seni.

Bir daha ayrılmayalım, yine kızalım birbirimize ama bu yatağa yine birlikte girelim. Hafifçe gülümseyerek saçlarına tüy hafifliğinde bir öpücük kondurdum.
Yüreğim sana karşı koyamıyordu. Bu güzel adama nasıl karşı koyulurduki zaten? Her türlü öylesine içten konuşup kalbime işliyorduki kalbim bile karşısında ölüp biter hale geliyordu.

Araf'ın uyanmamasına dikkat ederek yataktan kalktığımda homurdanarak yastığıma sarılıp uykusuna kaldığı yerden devam ederken dudaklarım sinsi bir şekilde yukarıya doğru kıvrıldı. Araf dün geceyi hatırlamayacaktı. Yani...Oyunuma kaldığım yerden devam edebilirdim.

Onu biraz korktsam fena olmazdı öyle değil mi?

Dün ki çamurlu geceliğimi değiştirip başka bir pijama takımı giyip keyifle mutfağa giderek kendime kahvaltı hazırlamaya başladım. İki minik dünyam beni fazla obur yapmıştı. Araf'ın uyanmasını bekleyemeyeceğimi bildiğimden kendime ön kahvaltı hazırlamam lazımdı. Nasıl olsa Araf acıktığında yeniden acıkır yine yerdim.

Ben hamileyim tamam mı bizi okuyan tatlı okur!

İstediğim kadar yiyebilir ve kilo alabilirdim. İki kere kahvaltı yapsam ne olacaktı sanki.

Araf'ın eve bir kasa dolusu getirdiği çikolata kavanozlarından birisini açarak dolu doldu bir kaşığı yediğimde gözlerim aldığım lezzetle anında kapanırken yerimde hafifçe salladım. Adeta lezzet dansı ediyordum. Allahım...Çikolata kadar muhteşem bir şey yoktu!

Haşlanmış yumurtamı ocaktan alarak kabuklarını soyup tabağıma koydum. Yanına kahvaltılık zeytin, peynirde çıkarıp kızarmış ekmeklerimide tabağa alarak masaya oturdum.

Acaba Araf ne zaman uyanırdı? Uyandığı zaman vereceği tepkiyi o kadar çok merak ediyordum ki. Eminim dün gece kapının önüne geldiğini bile hatırlamıyordu. En son acaba kendini nerede ne yapıyor şekilde hatırlıyordu? Büyük ihtimalle meyhanede içip kendi kendine bir şeyler söylediği anları hatırlıyordur.

Yemeğimi yemeye o kadar çok dalmıştım ki Araf'ın aşağı indiğinin bile farkına varmamıştım. Boğaz temizleme sesiyle başımı çikolatalı ekmeğimden kaldırdığımda omzunu kapıya yaslamış yüzündeki hafif bir tebessümle beni izleyen adamla karşılaşmıştım.

Gözleri yeni uyandığından olsa gerek şiş, saçları birbirine girmiş durumdaydı ve o kadar tatlı görünüyorduki...Bir an onu ısırıp yeme isteğiyle dolup taşmıştım. Yavrularım siz bana neler düşündürüyorsunuz...

Evet sevgili güzel okur, bebeklerim Araf'ı da aşerebiliyordu...

Araf yavaş adımlarla yanıma gelerek sandalye çekip oturduğunda boğazımdaki lokmayı yutup ona döndüm.
"Günaydın."

"Günaydın sevgilim," dedi ve gözlerini karnıma indirerek gülümsemesini büyüttü. Elini karnıma koymak için gözleri izin istercesine bana baktığında gözlerimi izin verircesine açıp kapadım. Her ne olursa olsun böyle izin istemesi hoşuma gitmişti. Gözleri ilgiyle karnımda dolaşırken eli usul usul karnımı sevdi.

"Günaydın babalarının iki taneleri." diye fısıldadığında iç çekerek Araf'ın aşkla karnıma bakışını izledim. Onlar babalarının ve annelerinin iki taneleriydi. Bakışlarını karnımdan çeksede elini çekmeyerek çekinircesine bana baktı. 

"Dila'm, ben buraya nasıl geldim?"

İşte beklediğim soru! Ben buraya nasıl geldim? İçimden haykırarak kahkaha atmak gelsede kendimi tutarak stabil bir ifadeyle düşünür gibi yaptım. Acaba nasıl gelmişti...Elimi yanağıma yaslayarak mavilerine baktığımda dipdibe duran yüzlerimiz nefeslerimizin birbirlerine karışmasına neden oluyordu.

DelikanlıWhere stories live. Discover now