38. Bölüm "Ağlama.."

21.5K 1K 42
                                    

"Dila! Hadi güzelim."

"Geliyorum sevgilim azcık daha bekle!"

"En son böyle dediğin de bir saat daha bekledim!"

Kıkırdayarak Araf'ın söylenmelerini umursamadan ışıltılı küpelerimi kulağıma taktım ve pembemsi tonda olan rujumu dudaklarıma sürmeye başladım.
Bu hazırlık süs püs niye diye sorarsanız Aslı ve özgür evleniyordu! Bugün kına olduğu için Araf beni meydana bırakıp özgür ve arifin yanına geçecekti. Sanırım onlarda meydanın diğer ucunda olacaklardı.

Straplez mavi kabarık elbisemi özenle düzelterek dalgalı olan saçlarımı arkaya doğru savurdum. Kenarda duran parfümümü elime alarak üzerime bir iki fıs sıktım ve odaya dolan portakal kokusuyla memnuniyetle gülümsedim.

Aynadan son kez kendime baktığımda hazır olduğumu görmemle neredeyse iki saattir beni kapının önünde bekleyen sevgilimi daha da bekletmemek adına odadan çıktım.

Topuk seslerimi duyan sevgilim oflayarak bana dönmüştü.
"Hele şükür be güzel-"
Beni gördüğü anda cümlesini bile bitiremeden ağzıyla aynı oranda gözlerini şokla kocaman açıp bana bakmıştı.

"O ne lan." diye mırıldanarak gözlerini kırpıştırıp yırtmacımın açıkta bıraktığı bacaklarıma ve yüzüme bakmaya devam etti. Heyecanla gülümseyerek çocuk gibi eteklerimi tutarak etrafımda döndüm. Araf'a artık bir şey söylemesi için merakla baksamda o bana donmuş bir şekilde bakıyor tek kelime etmiyordu.

Etkilenmiş miydi? Kesinlikle evet!

"Dila"

Kekeleyerek konuşmasıyla birlikte kıkırdayarak kollarımı boynuna dolarak mavilerine daha da yakından baktım. Başımı yana doğru yatırdım,
"Yoksa güzel olmamış mıyım?"
Sahte bir üzgünlükle dudaklarımı büzdüğümde kendine gelmiş gibi derin nefes aldı ve dudakları yukarıya doğru kıvrıldı.

"Senin güzel olmama ihtimalin mi var be güzelim." dedi ve iç çekerek alnını alnıma yasladı. Belimi sıkıca kavrayarak burnunu usulca burnuma sürttü.
"Fazla güzelsin."

Boğuk sesi beni adeta mest ederken kollarında yığılmam an meselesiydi. Ondan nasıl bu kadar etkilenebilirdim bilmiyordum, Araf Kozcudan kim etkilenmezdi ki...Burnunu usulca yanağımdan aşağı boynuma doğru sürttü ve bir süre başı boynuma yaslı durdu. Hızlanan nefeslerimi hissetmiş olmalı ki burnundan gülercesine bir ses çıkardı.

"Nefesin, nasıl hep benim için böyle hızlanabilir." diye mırıldandığında sırıtarak omuz silktim ve boynumda duran başına başımı yasladım.

"Bilmem ki...Bunu kendinden bilmelisin." dedim ve elimi usulca hıphızlı atan kalbine koydum. Kalp atışlarını hissetmek içimin huzurla dolmasına sebep oldu.
"Bu kokuyu kim duysa kalbi benim gibi hıphızlı atar Dila'm."

Başını boynumda kaldırarak elleriyle yanaklarımı kavradı ve dudaklarımdaki gülüşü uzun uzun seyretti.
"Şu gülüşün yok mu Dila...İnsanın nefesini keser,"
Dudakları usulca dudaklarıma yaklaştığında anın büyüsünden çıkmak istercesine ellerimi dudaklarına yasladığımda kaşları çatıldı.

"Rujum bozulur Araf."
Öküz Dila! Öküzsün kızım sen...Her ne kadar onu öpmek istesemde kına sahibi sayıldığım için erkenden orada olmam gerekirdi fakat şimdiden geç kalkıştım bile.

"Bozulsun, bana ne."
Mızmız çocuklar gibi omuz silkerek somurttuğunda gülecek gibi olsamda kendimi tuttum.
"Araf biz kına sahibi sayılırız gitmemiz lazım. Hem bak rujumu yeni sürdüm! Bozulmasın ya."

DelikanlıWhere stories live. Discover now