Ölürdük

2K 171 115
                                    

Buğra, "Gel!" diye seslendiğinde ofisine girdim ve "Selam." dedim.

"Bugün boş günün değil miydin? Niye geldin?" 

"Evde canım sıkıldı, ben de uğramak istedim. Hem neler yapıyorsunuz görürüm, dedim."

Buğra, beden dilimden bir sorun olduğunu anlamıştı.

"Sende yeni fikirler vardır, şimdi toplantıya geçecektim. Sen de bana eşlik etmek ister misin?" diye sordu.

Ertan daha öncesinde bana sıkça böcek yerleştirirdi.

Bunu genelde fark ederdim ama etmemiş gibi davranırdım.

Bu yüzden şirkette bile üstü açık konuşmuyorduk.

"İyi olur, benim de aklımda yeni fikirler vardı."

"Öyleyse kalkalım."

Buğra sandalyesinden kalktığında birlikte eksi üçüncü kata indik. 

Kapılardan geçtiğimizde derin bir nefes aldım.

Kapılarda elektronik eşyaları bozmaya yarayan bir mekanizma vardı. 

Bu yüzden üzerimdeki böcekler burada bozulurdu ama bilişimdeki çalışanlarımız kapılarda olan elektronik eşyaları gösteren kapılar sayesinde üzerimdeki böceklere uygun çalışmalar yaparlardı.

Bazen teşkilatta olan seslerimiz ile böcekler hiç bozulmamış gibi böceklere bizim konuşmalarımızı eklerlerdi.

Bazenleri de böceklerin bağlı olduğu bilgisayarları gizlice hackleyip karşı tarafın sorunu fark etmemesini sağlardı.

Bu çözümler her seferinde değişirdi.

"Neler oluyor, anlat bakalım." diyen Buğra'ya "Ertan aralarında bir köstebek olduğu fikrini diğer mafyalara söyledi." dedim.

"Bu durumu üstlere bildirmemiz gerekiyor." 

"Biliyorum. Sadece verilecek kararın farkındayım ve üç senemin çöp olmasını istemiyorum." 

"Çöp mü? Senin sayende çok büyük operasyonlar gerçekleştirdik. Şu anda da istersek Ertan Yükselen ve yakınlarını tutuklayabiliriz."

"Ama hala ortaya çıkaramadığım bağlantılar var. Ertan'ı tutuklarsak bilmediğimiz bağlantıları kaçar."

Buğra bir şey demeden koltuğa otururken "Ne yapacağız öyleyse?" diye sordu. 

"Sen bugün durumu üstlere bildirirsin. Ertan zaten benden şüphelenmiyor. Hepsi ortaklarına ve adamlarına bakacaklar. Karar bağlanılana kadar, hatta daha da sonrasında idare edebilirim." 

"Yine de daha tehlikeli olacak. Muhtemelen üstler kendini daha fazla tehlikeye atmana izin vermeyeceklerdir."

"Biliyorum." 

Buğra dudağını kıvırarak arkasına yaslandı ve "Üç sene boyunca bir adamla evli kaldın. Hem de görev için. Kesinlikle terfi alacaksın." dedi.

Yanına otururken "En kötü yanı ise gerçek evliler gibi davranmam gerekti." dedim.

Buğra gülerek "En azından yatakta iyi mi?" diye sordu.

"Sert." diye tek kelimede tanıttım. 

"Mafya adamını daha aşağısı kurtarmaz." 

Merakla "Hiç aileni özlüyor musun Buğra?" diye sordum.

"Çoğu zaman." diye mırıldandı.

"Bu işe girme sebebim abimin katilini bulmaktı. Sonrasında işi bırakıp ailemin yanına dönecektim ama buraya yapıştım." dedim. 

Teşkilatımız gibi bizler de gizli ve hayal ürünüydük. 

İş teklifini kabul edersek ölürüz.

Ailemiz, arkadaşlarımız, sevgililerimiz...

Hepsine bizim öldüğümüz söylenilirdi.

Teşkilatta işe başlayanlar genelde milli savunmadan olduğu için ölüm haberlerimiz şaşkınlık yaratmazdı.

Çatışmada, saldırıda, görevde ölürdük. 

"Bu dava bittikten sonra terfi alman garanti. O zaman abinin dosyasını açabilirsin."

"Terfi alırsam ilk yapacağım iş bu olacak." 

"Peki abinin dosyası kapanırsa ne yapacaksın? İstifa edip ailene yaşadığını, iş için öyle gösterilmesi gerektiğini falan mı söyleyeceksin?" diye sordu.

"Annem ve babamın sadece iki çocuğu vardı. Biri abim biri ben. Beni de kaybetme korkusu ile yaşadıkları için ölüm haberimde yıkılmışlardır. Onları daha fazla üzmeden yanlarına dönerim." 

"Yaşadığını öğrendiklerinde eminim ki çok mutlu olurlar."

Tebessüm ettim.

"Öyle."

Bodrumdaki tek iletişim aracı olan kablolu telefon çaldığında merakla telefonu açtım.

"Ajan Lavanta. Sorun nedir?"

"Ertan Yükselen şirkete gelen yola sapmış. Haber vermem emredildi."

"Anlaşıldı, sağ ol."

Telefonu kapattıktan sonra Buğra'ya "Geri yukarı çıkmamız gerekiyor." dedim. 

"Bir sorun mu var?"

"Ertan şirkete geliyormuş. O geldiğimde ofisimde olsam iyi olur."

"Tamamdır, çıkalım." diyerek ayağa kalkan Buğra ile asansöre gittik.

Kelebeğin YemiWhere stories live. Discover now