Kelebek Dosyası

1.8K 167 117
                                    

Saatler süren eğitimden sonra deneme zamanım gelmişti.

Gerekli araç gereçleri taktıktan sonra tabancayı elime aldım.

Atış konusunda senle yarışacak potansiyele sahip olduğumu bilsen ne yapardın acaba, Ertan?

İlk seferimden güzel bir sonuç çıkarırsam Ertan şüphe duyabilirdi.

Bilerek silahı tutuş tarzımı kötüleştirdim ve hedef aldım.

Ertan hemen arkama geçip duruşumu düzeltti ve "Öncelikle sakin ol." dedi.

Sol eliyle belimi kavrarken sağ eliyle elimin üzerinden silahı tutmuştu.

"Sana öğrettiğim gibi hedefine bak şimdi."

Onu başımla onaylayıp hedefime baktım.

"Hazır mısın?"

"Sanırım."

Ertan bunu evet olarak varsaydığı için atışı elime yön vererek yapmıştı.

İnsan figürü olan hedefi omzundan vurduğumuzda rolüme uygun olarak heyecanlandım ve Ertan'a döndüm.

"Başardım!"

"Tabii başarırsın. Ne var başaramayacak?"

"Bilmem, biraz korkunçtu."

"Peki hala silahlardan korkuyor musun?"

Hiç düşünmeden "Korkuyorum." dedim.

Ertan bu cevabıma önce duraksasa da sonradan güldü ve "Biraz daha atış yapmak ister misin?" diye sordu.

"Yine sen yardım edecek misin?"

"Bu sefer sen kendi başınasın."

"Deneyebilirim sanırım."

"Dene bakalım."

Atışlarımın çoğunu dışarı kaçırarak ateş yapmama rağmen Ertan, "Çok güzel. Elin buna yatkın." dedi.

"Yatkın olduğuna emin misin? Bana hiç öyle gelmedi."

"Öyle öyle."

Yalancı herif.

Çoğu dışarıdaydı, nasıl güzel olsun?

Yine de silahı elime aldığımda bu hissi özlediğimi fark ettim.

Rahatça bir poligonda atış yapmayalı çok olmuştu.

Keşke ortam farklı olsaydı da hedeflerin hepsini vurabilsem.

"Gidelim mi artık? Yorulmuşa benziyorsun?"

"Olabilir." dedim ve kulaklıkları çıkardım.

Ertan elimi tutup dışarı çıkardığında telefonu çaldı.

"Karımla rahat rahat vakit geçiremeyecek miyim? Yine kim bu?" diye söylenerek telefonunu açan Ertan, "Ne var?" diye sordu.

Neyse ki bana karşı kibardı.

Yoksa bu herife kesinlikle katlanamazdım.

"Toplantıyı yarına almanı söylemiştim. Nasıl adamlar bugün geliyor?"

Çok da ilginç olmayan bir şekilde Ertan'ın işi çıkmıştı.

Klasik, diye geçirdim içimden.

"Bir saate gelirim."

Ertan sinirle telefonunu kapatınca "Ne olmuş hayatım?" diye sordum.

"Şirkette iş çıktı. Gitmem gerekiyor. Benimle gelir misin? Yoksa eve mi geçersin?" diye sordu.

"Yoruldum, eve geçsem daha iyi olur."

"Öyleyse..."

Cebinden arabanın anahtarını çıkardıktan sonra "Sen arabayla git. Ben taksi bulurum." dedi.

"Senin işin acildi, arabayı sen alsaydın."

"Olsun güzelim."

Gülümseyerek "Öyleyse görüşürüz." dedim.

Ertan gitmeden önce dudağımdan öptü ve "Dikkatli sür." dedi.

"Endişelenme, dikkatli giderim."

"Olsun, benim yine uyarmam gerek."

Ona gülerek arabaya bindim.

"Dikkatli ve hız yapmadan giderim." dedim.

"Bugün toplantı yüzünden biraz geç gelebilirim, yemekte beni bekleme."

"Tamam hayatım."

Arabayı çalıştırırken Ertan'ın gözü hala bendeydi.

Arabayı sürerek müsait bir yere park ettiğimde merakla torpido gözünü karıştırdım.

Daha önce burada olmayan bir dosya gözüme iliştiğinde dosyayı alıp ismine baktım.

Kelebek dosyası.

Dosyanın içini açtığımda ise neredeyse hiçbir şey yazmadığını gördüm.

Tek anladığım kelebeğin birinin lakabı olmasıydı.

Bir adamın.

Dosyayı geri yerine koyduktan sonra sanki aslında torpido gözünde aradığım parfümmüş gibi çıkarıp üstüme sıktım.

Ne kadar güvenli olduğunu düşünsem de saygın bir mafyaya güvenemezdim.

Belki de arabasında izleme cihazı var.

Bilemem.

Bu yüzden dosyayı incelerken sadece meraktanmış, hiçbir şey anlamamışım gibi davranmıştım.

Pek bir şey anladığım da söylenemez.

Arabayı geri sürerken gelecek kararı düşünmeye başladım.

Üstler belki temkinli olmam karşılığı operasyona devam etmeme izin verebilirdi.

Kimi kandırıyorsun Lavanta?

Öyle bir şey olmayacak.

Başka bir çözüm bulmak zorundayım.

Kelebeğin YemiWhere stories live. Discover now