Yeraltındaki Oda

650 101 68
                                    

Teşkilata dönmüştük ki arkamızdan sinirle Onurlar geldi.

"Ne bu hal?" diye sordum merakla.

"Biz varmadan kaçmışlar." dedi Büşra.

"Yine baskından önce kaçmayı başardılar! Çıldıracağım." diyerek içeri giden Onur'un ardından Berna, "Biraz sinirleri bozuldu. Birazdan kendine gelir." dedi. 

"Anlıyorum." 

Diğerleri de içeri giderken Buğra yanıma gelip kolunu omzuma attı.

"Arabayı park ederken peruklu olduğunu gördüm. Ne karıştırıyordun?" diye sordu.

"Yine bir şeyler karıştırdık. Öğrenirsin sonra." dedim.

"Peki öyle olsun."

"Bir keyifli görünüyorsun. Hayırdır?" diye sordum. 

"Akşın dönerken moralimin bozulduğunu fark edince moral konuşması yaptı. Çok tatlıydı."

"Yerim seni. Küçük çocuk gibi seviniyorsun."

Biz gülerek konuşurken bir ajan gelip "Amir sizi yeraltındaki üçüncü odaya çağırıyor." dedi.

Buğra ile birbirimize baktık. 

Bu hiç iyi değildi.

"Ne oluyor?" diye sordum. 

"Ben de bilmiyorum. Sadece haber vermem emredildi."

"Tamamdır, gideriz."

Ajan yanımızdan gidince Ertan merakla "Bir sorun mu var?" diye sordu. 

"Üçüncü oda sıkıntılı bir yer." dedi Buğra.

"Neden?"

"Ötmeyen teröristler gibi suçluları o odaya götürürüz ve ajanlar kendi yöntemlerine göre onu konuşturur." dedim.

"Adam mı dövüyorsunuz?"

"Her zaman değil."

"Bir de şiddet yönelimi olan bendim." diyen Ertan ile "Daha fazla amiri bekletmeden gidelim. Bizi orada bekliyorsa bir sıkıntı vardır" dedim.

Ertan ile Buğra beni onayladığında birlikte yeraltındaki odaya gittik.

Biz gelene kadar herkes varmıştı. 

Amir, dışarıda bekleyen ajanlara "Kapıyı kilitleyin." dediğinde Taha, "Ne oluyor?" diye sordu. 

"Bir köstebek teşkilata girmeyi başarmış." diyen Hakan ile hepimiz şok olmuştuk.

"Biz şu an o hainin kim olduğunu biliyoruz." diyen amir ile hepimiz birbirimize bakmaya başladık.

"Peki neden buraya geldik?" diye sordu Onur.

"Bunu sizin için bir eğitim haline getirmeye karar verdik. Birazdan Hakan hepinize kağıt ve kalem verecek. Kimin hain olduğunu düşünüyorsanız burada onu yazmanızı istiyoruz."

"Acun Ilıcalı'nın programına döndü burası." diyen Nazlı stresten şaka yapıyordu.

"Kimin kimi yazdığını öğrenecek miyiz? Yoksa siz tek tek bakacak mısınız?" diye sordu Berna.

"Herkes kendisi kimi yazdığını gösterecek." diyen amire "Bu ekip içinde sorunlara sebep olmaz mı?" diye sordum.

"Ya da aranızdaki sorunları çözmenizi sağlayacağı için sizi sıkılaştırır."

Hakan hepimize birer kağıt ve kalem verdiğinde amir, "Çok süreniz yok, hızlı olun." dedi.

Kısa sürede doğru kararı almamızı istiyordu.

Bazıları birbirini incelerken bazıları ise kağıda bakarak düşünüyordu.

Hain kim olabilir?

Duygularımın da etkisi vardı ama her zaman yanımda olduğu ve ikinci şansı hak ettiğini düşündüğüm için Ertan'ı baştan elemiştim.

Buğra ile Nazlı ise en yakınım olan ajanlardı.

Eğer şüpheli bir davranışları olsa onları fark ederdim.

Onur ve Berna ise bir çiftti.

Eğer tek bir hain varsa ikisinin olma olasılığı düşük geliyordu.

Hande bilişim uzmanımızdı.

Eğer hain oysa bilişim departmanından kaynaklı daha büyük sorunlar çıkardı.

Ayrıca Çınar ile Hande sevgiliydi.

Duygular ne kadar anlamayı zorlaştırsa da birbirlerine bu kadar yakın olan ajanların birbirlerindeki sorunları fark edebileceğini düşünüyorum.

Geriye benim için tek bir kişi kalmıştı.

Akşın.

Buraya teni transfer olmuştu.

Onu daha önce uzun uzun inceleyememiştim.

Sadece Buğra'nın sevgisinden ve muhtarın kızı oluşundan tanıyorum onu.

Kalemimin kapağını açtım ve Akşın'ın ismini yazdım.

Yanlış cevap yazdığımız kişi ile ilişkimizi bozabileceği için fazla dikkatli olmalıydık.

Amir, "Bitti mi?" diye sorduğunda birbirimize baktık ve "Bitti." diye cevap verdik.

Kelebeğin YemiWhere stories live. Discover now