Kesinleşmişti

667 106 29
                                    

"Devam et Ertan." diyen amir ile Ertan konuşmaya devam etti.

"Eğer bir hain varsa aldığı eğitim sizinkilere değil de benimkilere benzer. Peki ben ne zaman içeriye sızardım?"

"Ne zaman?"

"Olayların en karışık olduğu anda ve içeriye girdiğimde kimsenin beni tanımamasına rağmen bana güveneceği bir an seçerdim. Mesela Buğra ve Lavanta köye yerleştiğinde güvenlikleri için başka bir yerden ajan temin edildi. O ajanları daha önce ne Lavanta ne de Buğra görmüştü."

Buğra da durumun yavaş yavaş farkına vararak içine gömülürken sırf onun için yanılmak istedim.

"Yine de buradaki sistem çok sıkı. Ben ajanım deyip giremezsin. Demek ki başka bir ajanın yerine geçmiş ve ortamdaki kaostan yararlanıp yakınındaki bir ajanı kendine aşık etmiş."

Bunları derken Buğra'ya bakıyordu.

"Aralarından birisini sevmesi demek diğerlerinin de ona daha hızlı alışacağı anlamına gelir."

"Bende de aynı durum olmuştu. Diğer mafyalar bana hemen ısınmıştı." dedim.

"Geriye sadece bilgi taşımak kalmıştı. Akşın direkt olaya dahil olduğu için yapması gereken ortaklarına haber vermekti."

"Kağan'ı bulup nasıl öldürdük?" diye sordu Çınar.

"Tarık Akhan onu gözden çıkarmış olmalı. Bizler arada planlarımız için adamları feda ederiz. Sizin gibi adamlar için planları feda etmeyiz."

"Gayet başarılı Ertan." dedi amir ve ayağa kalktı.

"Öncelikle ilk anladığım durum hepinizin ne kadar paslandığı. Bu olaydan sonra hepinizi sıkı bir eğitimden geçireceğim."

Onur, merakla "Hakan ve siz bu durumu anlamış mıydınız?" diye sordu.

"Ben ilk geldiği anda anlamıştım. Güvenlik sistemimiz sıkı ama sizlerden birinin anlamasını istedim ve Hakan bu dava ile yakından ilgilenmemesine rağmen direkt gelip bana Akşın'ı bildirdi."

Akşın'ın hain olduğu kesinleşmişti.

Akşın hızla belinden tabancasını çıkarıp bize doğrulttuğunda hepimiz silahlarımızı çıkarıp ona doğrulttuk.

Buğra hariç hepimiz.

"Hadi ama biz sayıca üstünüz." diyen Onur ile Akşın, "Birinizin ölümü bile bu dava uğruna yaptıklarımın karşılığı olabilir." dedi.

"Sen o silahı ateşlemeden seni durdurabiliriz." dedi Çınar.

Akşın, tabancasını Ertan'a doğrulturken "Seni eğiten adama ihanet ettin!" diye bağırdı.

"Benden sonra eğitilmiş olmalısın."

"Ne fark eder?"

"Öyle olsaydı benim lakabımı ve gücümü bilip bana silah doğrultmaya korkardın."

"Ne saçmalıyorsun sen?"

Ertan hiç düşünmeden Akşın'a yaklaştı vs gömleğinin ilk üç düğmesini açtı.

Göğsünün üstündeki üstü makyajla kapatılmaya çalışılan dövmeyi gördüğümüzde Ertan, "Bu dövmeyi gizli görevde dahi kapatmamız yasak." dedi.

Akşın sinirle tabancasını Ertan'ın tam kafasına dayarken Ertan konuşmaya devam etti.

"Bunun yüzünden ceza almışsın. Ayakkabınla kızgın kömürde yürümüşsün ve ayakkabının plastik kısmı biraz erimiş."

"Kapa çeneni."

"Biz ayakkabısız yürürdük."

"Beni kendinden üstün görüyorsun ama sen kendi davana ihanet eden bir adamsın."

"Hayır, ben gerçek Kelebek'im."

Ertan bizim bile takip etmemiz zor bir hareketle Akşın'ın elinden tabancasını aldı ve ona doğrulttu.

"Asla düşmanının sana yaklaşmasına izin verme."

"Seni geberteceğim!"

Ertan umursamayarak arkasını dönüp yanımıza geldiğinde amir, "Tutuklayın şu kadını." dedi.

Nazlı ve Berna tutuklayarak onu götürürken Buğra'ya baktım.

"İyi misin?"

"Yalnız kalıp bu soruyu düşünmem gerek."

Buğra daha fazla konuşmadan giderken derin bir nefes verdim.

Bu hiç iyi olmamıştı.

"Ertan artık resmi olarak ajansın." diyen amir ile Ertan heyecanla bana döndü.

"Duydun mu?"

"Duydum."

"Diğerleri de gözüme gözükmesin. Hepsinin cezasını keseceğim."

Amir ve Hakan odadan çıktığında Onur, "Anamızı ağlatacak." dedi.

"Kesinlikle acımayacak." diye ona destek verdim.

Kelebeğin YemiWhere stories live. Discover now