Düşünceler

982 117 28
                                    

Üstümü değiştirdikten sonra yatakta uzanan Ertan'ın yanına yattım. 

Aklım çocuk yapma kısmındaydı. 

Ertan ile neredeyse dört senedir evliyim ama onu sevmeye başlayalı daha birkaç ay oldu.

Kaç senedir evli olduğumuzu ve yaşımızı göz önünde bulundurursak çocuk yapmak için idealdi ama onu sevmeye başlayalı kaç ay oldu ki?

Ayrıca işim, onun çevresindeki tehlikeler bir hamileye, bir çocuğa uygun muydu?

Hamile kalırsam sahaya bir süre çıkamazdım.

Bu sorun değildi, teşkilattan da iş yapardım ama bebek doğunca ne olacak?

Abimin katilinden sonra işimi ailem için bırakmayı planlıyordum. 

Doğum izninde ailemin yanına dönüp iznim bitince polisliğe devam edebilirim. 

Ertan da üstüne düşeni yapardı.

"Aklını hangi söz karıştırdı?" diye soran Ertan'a döndüm. 

Direkt "Ne zamandır çocuk konusunu düşünüyorsun?" diye sordum. 

"Gitmeden önce seni götürdüğüm toplantıda sana hamile olup olamayacağın sorulmuştu. İlk o zaman derin düşüncelere daldım." 

"Yani uzun bir süre geçti. Senin açından beklemek için hiçbir neden yok."

"Eğer istemezsen nedenim sen olursun. Seni asla zorlamam. İstemezsen de anlarım." 

"Bir çocuğa bakabilir miyiz? İkimiz de çalışıyoruz."

"Diğer çalışan aileler nasıl yapıyor? Biz de öyle yaparız."

"Diğer çalışan aileler de bizim gibi mi? Çevremiz tehlikeli insanlar ile dolu." 

"Bu dava bittikten sonra ben sadece şirkete yöneleceğim. Hem adamlarımı kovmam. Bizi, bebeğimizi korurlar. Sen de teşkilatta rahatlıkla çalışırsın."

"Hamilelikte teşkilatta çalışmaya devam ederim ama çocuk doğduktan sonra izne çıkarım. Sonrasında ise geri polisliğe dönerim."

"Neden? Teşkilatta işin, arkadaşların, görevin çok iyi." 

"En baştan beri amacım abimin katilini bulup istifa etmekti. Ailem abimi kaybettikten sonra beni de kaybetti diye çok üzgündür. Onlara kavuşmak istiyorum." derken gözlerim dolmuştu.

Ertan yatakta doğruldu ve "Bunu bilmiyordum." dedi.

Oturur pozisyona geldikten sonra "Ailemi özledim." dedim.

"Gel buraya." diyerek kollarını açan Ertan'a sıkıca sarıldım ve "Onları sadece fotoğraflardan izlemek çok acı verici. Anneme sarılıp ilgisini görmek istiyorum." dedim.

Gözümden yaş akarken Ertan saçlarımın üzerine bir öpücük kondurdu.

"Öyleyse bu dava erkenden sonlansın diye elimden geleni yapacağım. İstediğin zaman onlara dönebilirsin." 

"Yaşadığıma şükredecekler ama bazı konularda korkuyorum." dedim.

Ertan merakla "Hangi konularda?" diye sordu.

"Onların yanına gittiğimde evlenmiş olacağım. Nasıl karşılarlar?"

"Benim de teşkilattan biri olduğumu söyleriz, olmaz mı?"

"Maalesef işler böyle yürümüyor. Ailemin yanına döndüğümde teşkilattan söz edemem. Benim bile unutmam lazım."

"Öyleyse onlara ne diyeceksin?"

"Gizli bir görev için ölmüş gibi görünmem gerektiğini, her şeyin bittiğini söyleyeceğim."

"Peki beni nereye sıkıştıracaksın?" 

"Emin değilim." 

"Beni anlatmak bile zorken çocuktan sonra gidersek ani bir kalp krizi yaşanabilir." 

Gülerek "Galiba öyle." dedim. 

Ertan bana baktı ve "Hep bir şeyleri bahane ettik. Şimdi kendi görüşlerini söyle. Benden çocuk istiyor musun?" diye sordu. 

"Anne olmayı hiç düşünmedim ama kulağa fena gelmiyor."

"Düşünsene evde küçük bir şey var ve bize anne, baba diyor. Lan yerim ben onu." 

Ertan'ın dediğine gülerken "Daha büyük bir eve geçmemiz gerekir mi?" diye sordu.

"Saçmalama Ertan. Kaç odalı evimiz var. Niye daha büyük bir eve geçelim?"

"Şimdiki odalar bizim hobilerimiz ve işlerimiz ile dolu. Çocuğa yatak ve oyun odası lazım. Şimdiki ev gibi havuzlu olursa güzel olur. Belki yüzmeye ilgi duyar ama bahçesi biraz daha büyük olsun. Koşup eğlenir. Ona park yaparız."

Gülümseyerek Ertan'ın elini tuttum ve "Ben şimdiki evimizi seviyorum. Her köşesi anılar ile dolu. Geçmişimiz var orada." dedim. 

"Senin istediğin gibi olsun." diyen Ertan ile romantik bir ortamımız oluşmuştu ki telefonu çalmaya başladı. 

Ertan telefonunu duymazdan gelirken "Aç hadi." dedim. 

İstemeyerek telefonunu açtı ve "Ne var?" diye sordu.

"Ne!"

Kelebeğin YemiDonde viven las historias. Descúbrelo ahora