Senmişsin

1.7K 163 205
                                    

Buluşma alanına gitmek için hazırlanırken Ertan, "Nereye?" diye sordu.

Toplantıdan sonra geri eve dönmüştük.

"Yürüyüş yapmak istiyorum. Bugün gördüğüm o sahneyi da aklımdan çıkarmış olurum." 

"Seninle gelmemi ister misin? Uzun zamandır birlikte yürüyüş yapmıyoruz."

 "Aslında yalnız kalsam daha iyi hissedeceğim. Kafamı toparlarım."

"Sen nasıl istersen öyle olsun gönlümün güzeli, istediğinde beni arayabilirsin. Gelirim."

Gülümseyerek "Tamam." dedim. 

 Ertan'ı öptükten sonra evden çıktım ve buluşma alanına gittim.

Beni bekleyen Buğra ile amirimize baktım.

"Sorun nedir?" 

"Dün gece evime saldırı oldu. Sanırım benim yeteneklerimi ölçmek istediler." diyen Buğra ile endişeyle "İyi misin sen?" diye sordum.

"İyiyim de ifşa oldum. Kaçmam gerekiyor."

"Nereye gideceksin?"

"O değil, sen de gideceksin." diyen amire "Ben de mi? Ama operasyon çok güzel ilerliyor. Bunu yapabilirim." dedim. 

"Bir hain olduğunun farkındalar. Seni daha fazla orada tutamayız."

"Ee ne yapacağız?" diye sordum. 

"Bağlantılarını öğrenmek için farklı bir yol bulacağız. Onlar tutuklanana kadar da sizi sakin ve uzak bir köye yerleştireceğiz. Sizinle birlikte köye güvenlik için başkalarını da yerleştireceğim."

"Ne zaman gideceğiz?"

"Şimdi gidip önemli eşyalarını alsan iyi olur." diyen amire şaşırarak "Hemen mi?" diye sordum.

"Hemen."

"Öyleyse ben eve gidip eşyalarımı alayım."

"Hızlı ol, biz seni burada bekliyor olacağız."

Onları onayladıktan sonra eve yürümeye başladım.

Bir gün bu hayatımın son bulacağını biliyordum ama bu anın gelmesi tuhaf hissettirmişti.

Hayatıma, Ertan'a, yalanlara...

Hepsine alışmıştım.

Eve girdiğimde Ertan'ın girişte beklediğini gördüm. 

"Bir yere mi gidiyordun?"

"Seni bekliyordum." dedi ve belinden tabancasını çıkardı.

Gözleri yaşlıydı.

Korkarak ona baktım.

Üzerimde böcek olup olmadığını hazırlanırken kontrol etmiştim.

Ne olmuştu?

Tabancasını yere bıraktıktan sonra ayağı ile bana doğru ittirdi.

"Ertan ne oluyor? N'apıyorsun?"

"Neden kendini sevdirdin Lavanta?"

Gözünden yaş akarken bana bakıyordu.

"Ne diyorsun Ertan? Anlamıyorum."

"Yalan söyleme!" 

Sesi evde yankılanınca korkarak geriye doğru bir adım attım.

"Ben seni seviyordum!" 

"Ertan ben de seni seviyorum, neden böyle yapıyorsun?" 

"Beni seviyor musun?"

Telefonunu çıkardı ve bir ses kaydı başlattı.

"O değil, sen de gideceksin." 

"Ben de mi? Ama operasyon çok güzel ilerliyor. Bunu yapabilirim." 

"Bir hain olduğunun farkındalar. Seni daha fazla orada tutamayız."

"Vedalaşırken saçına böcek yerleştirmiştim. Bunu sadece seni aklamak için yapmıştım. Meğerse köstebek gerçekten senmişsin."

"Ertan..."

"Üzerimi kontrol edebilirsin, sana doğru ittirdiğim silah harici üzerimde silah yok."

"Madem hain olduğumu öğrendin. Niye teslim oluyorsun?"

"Başka ne yapabilirim? Yoksa sana vuracağımı, hain olduğunu diğerlerine söylememi mi bekliyorsun?" 

"Benim yapacaklarım bunlar olurdu."

"Çünkü sen beni hiç sevmedin. Çünkü sen sevdiğin biri tarafından hiç ihanete uğramadın."

"Evet, seni hiç sevmedim. Sadece görevim seni kullanarak bilgi almaktı." 

Duygusuz kalmaya çalışsam da karşımda ağlayan adam benim de etkilenmemi sağlamıştı.

Etkilendiğimi belli etmemeliyim. 

"Eşyalarını hazırladım. Gidebilirsin." dediğinde fark ettiğim valize baktım. 

"Senin hazırladığın valizle gitmeyeceğimi biliyorsun.

"Hainin sen olduğunu kimseye söylemeyeceğim. Sadece git ve diğerleri senin hain olduğunu anlamadan saklan." 

"Ertan kendine gel ve bana yardım etmeyi kes!"

Ertan benim bağırmamı umursamadan titreyen sesinle "En azından adın gerçekten Lavanta mı?" diye sordu.

Cevap vermedim.

Evet, adım gerçekten Lavanta'ydı. 

Teşkilatımız bizi önceki hayatımızdan biri tanırsa görev esnasında gerçek adımız ifşalanmasın diye adlarımızı aynı tutardı.

Sadece soyadlarımızı değiştirirlerdi.

Tabii kimliğimizdeki diğer bilgileri de.

"Seni sevmiştim Lavanta."

"Bizimle çalışıp tüm bildiklerini anlatırsan cezanda indirim olabilir."

"Ben sen değilim, ihanet etmem."

"Bugün ortaklarından birini öldürdün."

"Çünkü canımdan çok sevdiğim kadına hakaret etmişti!"

"Anlaşmaya varmayacak mısın?" diye sordum.

"Soran olursa çocuk sahibi olma konusunda kavga ettiğimizi, bu yüzden ayrıldığımızı söylerim. Bugün öğrendiklerimi de bilmiyormuş gibi hayatıma devam ederim. Gittiğin yerde fazla dikkat çekme." 

"Eşyalarımın hiçbirini almayacağım, istediğini yapabilirsin." dedikten sonra evden çıkacaktım ki Ertan elimi tuttu.

Anlamayarak ona döndüm.

Birden bana sarıldığında başta ne yapacağımı bilemedim.

"Adın gibi olan kokunu özleyeceğim."

Ertan'ı kendimden uzaklaştırdım ve "Ruh hastasısın. Seni sevmiyorum, köstebek bendim. Bana yaklaşma." dedim.

Ertan başını önüne eğerken evden çıktım.

Kelebeğin YemiWhere stories live. Discover now