Kargo

736 111 63
                                    

Sabah uyandığımda Ertan'ın benden daha önce uyandığını gördüm.

Şaşırarak "Normalde seni ben uyandırırdım. İyi misin?" diye sordum.

"Sadece gece uyku tutmadı."

"Sen de öylece yatıp beni mi izledin?"

"Evet, demek isterdim ama hayır. Biraz çizim yaptım. Sonra dışarı çıktım ve hava aldım."

"Çizimlerine bakabilir miyim?" diye sordum.

Ertan benim isteğimi reddedecekti ki çizim defterini alıp ne çizdiğine baktım.

Bana daha önce bahsettiği oyun parkını çizmiş olduğunu gördüğümde "Seni de bu durum çok sarstı." dedim.

"Tabii sarsacak. Sonuçta olayın bir ucu sana bağlanıyor."

Gülümseyerek "Seni çok seviyorum." dedim.

"Acıkmış olmalısın. Hadi kahvaltıya inelim." diyen Ertan'ı onaylayarak yataktan kalktım.

"Gidelim, dedim. Hadi kalk, demedim."

"Başka nasıl gidebilirdim?"

"Mesela kocan seni taşıyabilirdi. Doktor sana kendini yorma, dedi."

"Ayağa kalkmak beni yormuyor." dedikten sonra dolaptan kıyafet çıkardım.

"Dur bakalım." diyen Ertan'a baktım ve "Yine ne var?" diye sordum.

"Ellerini havaya kaldır."

Dediğini yaptığımda üzerimden tişörtümü çıkarıp çıkardığım tişörtümü giydirdi.

"Abartmıyor musun?"

"Tabii ki hayır. Karımsın sen benim."

Altımı da değiştirdiğinde "Artık gidebilir miyiz?" diye sordum.

"Bir saniye."

Masanın üzerinden lavanta buketi alıp bana uzattı ve "Sana senden güzel bir çiçek bulamadım." dedi.

"Tek ben üzülmüyorum. Sen de üzülüyorsun. Neden beni mutlu etmek için uğraşıyorsun?"

"Çünkü senin mutlu olman beni de mutlu ediyor. Şimdi gülümse, gör nasıl aşık oluyorum."

Dediğine dayanamayarak güldüğümde elimi tutup kalbinin üzerine yerleştirdi.

"Bak nasıl atıyor."

"Benim kalbim de senin için atıyor."

Ertan dediğime gülümseyerek elimi tuttu ve "Artık gidebiliriz." dedi.

Çiçeğimi geri masaya koyduktan sonra "Elimde çiçekle gezemem." dedim.

"Gezebilirdik."

"Hadi Ertan."

"Peki."

Birlikte ana kata indiğimizde girişlerin kapatıldığını gördük.

Bomba imhadan birkaç kişi içeriydi.

"Ne oluyor?" diye sordum, merakla.

"Sana bir kargo gelmiş ve baya şüphe uyandırıcıydı. Biz de bomba imhayı çağırdık." dedi Buğra.

"Ne zamandır içeride bomba imha uzmanları?" diye sordum.

"Birazdan çıkarlar."

Onu onaylarken Buğra bana bir mektup verdi.

"Üzerinde bu mektup vardı. Bomba imha verdi."

Mektubu alıp merakla açtım.

İçinde sadece üç kelime yazılıydı.

"Artık hayallerimizi çalamayacak."

Ertan'a şiddetle döndüm.

"Sessiz ol." diye fısıldadığında sessizce "Seni geberteceğim. Ne halt yedin?" diye sordum.

"Birazdan görürsün."

Bomba imha, "Bomba yok." diye haber verdiğinde hepimiz içeri girdik.

Bana gelen çöp variline bakarken Onur, "Ağzını kim açacak?" diye sordu.

"Hediye Lavanta'ya ait. Tabii ki o açmalı." diyen Taha ile yapmacık bir gülümseme sergiledim ve çöp variline yaklaştım.

Yakından daha kötü kokuyordu.

Kapağını açtığında şok olarak ağzımı elimle kapattım.

İçerisini ceset kokusu sararken Onur, "Ne var o lanet varilde?" diye sordu.

"Ceset."

"Hem de kan içinde yüzen ve parçalanmış bir ceset."

Herkes şaşkınlıkla bana bakarken bana bakan Kağan'ın kafasına baktım.

Ertan yanıma gelip içine baktı ve "Kendi kanında boğulmuş şerefsiz." dedi.

"Doğru mu anladım, orada Kağan'ın cesedi mi var?" diye soran Akşın'a "Sanırım iç organları da çıkarılmış. Anatomi dersi kötü olan var mıydı?" diye sordum.

Hakan yanımıza gelip içine bakarken "Bunu kim yapar?" diye sordu.

Herkesin gözü Ertan'ı bulduğunda Ertan, "Ben bu kadar acemi iş çıkarmazdım. Ayrıca işkence yapardım." dedi.

"Bu işkence yapılmamış hali mi?" diye sordu Nazlı.

"Eskiden bulunduğum ortamda daha beterleri de yapılırdı."

"Adamın organları kanında yüzüyor! Alo!" diye bağıran Nazlı ile Ertan, "Üzülemiyorum. İyi olmuş." dedi.

"Biriniz bunu otopsi için adli tıpa götürsün." diyen amir ile "Taha'nın midesi bulanmaz. O götürsün." dedim.

Taha bana sinirle bakarken az önce bana kapağı açtırmanın intikamını almıştım.

Şimdi sıra Ertan'ı azarlamaktı.

Kelebeğin YemiWhere stories live. Discover now