Kaçtı

708 100 83
                                    

Bizimkiler ile otururken Onur, "Buğra iyi olacak mı?" diye sordu.

"Öyle olmasını umuyoruz." dedim.

"İsterseniz Buğra ile ben konuşurum. İhanete uğramak, sevdiğin kadının karşı taraftan çıkmasını bilirim. Bizzat yaşadım."

"Ben görevimi yapıyordum. Akşın bir hain çıktı."

"Bana göre sen de haindin."

"Seni yatağımdan kovarım."

"Sustum."

"Aferin."

"Akşın hain olduğu için birçok bilgimiz sızdırıldı." diyen Berna'ya Nazlı, "Haklısın. Daha dikkatli olmak zorundayız. Akşın neleri öttü, bilmiyoruz." dedi.

"Şu kıza da Akşın demeyelim. Akşın öldürüp yerine geçtiği onurlu bir ajanın adı." dedi Çınar.

Nazlı, "Haklısın, acaba gerçek adı ne?" diye merakla sordu.

"Parmak izi kayıtlarımızda yok. Daha doğrusu parmak izi yok. Bu yüzden onu hemen kim olduğunu bulamadık." dedi Hande.

"Parmak izi yakılması bizde eski bir gelenektir." diyen Ertan'a "Ama senin parmak izin duruyor." dedim.

"Çünkü ben o sıra bana verilen Lavanta Şimşek'i öldürme görevini reddedip kavga etmiştim. O karışıklıkta unutuldu. Ee ben de pek meraklı değildim."

"Doğru kararı vermişsin." dedim gülümseyerek.

Onur, "Ee bu kızın ne halt yediği hakkında birisinin teorisi var mı?" diye sorunca  "Ben yine şom ağzımı açmadan susuyorum." dedim.

"Abartma güzelim, iki defa oldu sadece. Tesadüftür." diyen Ertan'ın dediği mantıklıydı ama bir kere sütten ağzım yanmıştı.

Artık yoğurdu üfleyerek yerdim.

Taha, "Ay ne olacak. Saçmalama." diye Ertan'a destek çıktı.

"Teşkilatımızın yeri ortaya çıktı. Üstler önlemi arttırıyor ama bu yeterli mi?"

"Önemli tüm dosyalar buradan gönderildi." dedi Çınar.

"Yine de burasının öğrenilmesi hiç iyi olmadı." diyordum ki tüm binada kulak çınlatacak bir siren çalmaya başladı.

Endişeyle Hande, "Ne oluyor?" diye sordu.

"Şom ağzım." derken ayağa kalktım.

Ertan, "Başka bir şeydir belki." derken amir, odasından anons yaptı.

"Baskın yedik. Herkes acil durum protokolünü uygulasın."

"Ben senin şom ağzını..."

Onur'un küfrü ile ağzım açık kalırken "Asıl sana..." dedim.

"Seni terbiyesiz." diyen Onur'a "Sen başlattın." dedim.

"Didişmek yerine harekete geçin." diyen Hakan ile tabancamı çıkardım ve "Ben bahçeye desteğe çıkıyorum." dedim.

"Ben de nezarethaneye iniyorum." dedi Berna ve bizden ayrıldı.

Hande, "Ben de tüm bilgisayarı kilitliyorum. Burayı alsalar dahi bilgisayarlara giremezler." derken yanlarından ayrıldım.

Binadan çıkmadan önce çelik yelek ve kulaklık giyerken peşimden gelen Ertan'a "Dikkat et." dedim.

"Sen de Lavanta'm."

Birlikte binadan çıktığımızda hızla çatışmaya dahil olduk.

"Tarık Akhan'ı gören var mı?" diye sordum.

Ajanlardan biri "Evet efendim. Az önce bahçe girişindeki arabanın arkasındaydı. Şimdi nerede bilmiyorum." dedi.

"Akşın sandığımız kızı kendi elleriyle kurtarmak için gelmiştir. Bu, kızın önemli olduğunu gösterir." dedi Ertan.

"Öyleyse ona daha sert karşılık vereceğiz." dediğimde Ertan, "Sen yeni vuruldun. Sakin sakin ateş et." dedi.

"Hatta Tarık Akhan'ı çaya davet edeyim ama sakin kalmak için papatya çayı hazırlayayım. Birbirimizi zehirlemece oynarız."

"Ben ciddiyim, kendini zorlama." diyen Buğra'ya "Bakarız." dedim.

"Bakmazsan seni bakışlarım ile öldürürüm."

"Ben de seni seviyorum."

Çatışmaya devam ederken nezarethane tarafına bomba atıldı.

Bomba bizim bölgeyi bile etkilerken Ertan'a "Beni koru, oraya gidip ne olduğuna bakacağım." dedim.

"Tamamdır."

Ertan koruma ateşi açarken koşarak nezarethaneye gittim.

Her yerin yıkıldığını gördüğümde endişeyle "Berna!" diye bağırdım.

Berna bir köşeden "Buradayım." dediğinde yanına gittim.

Bacağının üzerine ağırlık binmişti.

Elimden geldiğinde hızlı üzerindeki ağırlığı kaldırdığımda "İyi misin?" diye sordum.

"Ben iyiyim ama o kaçtı. Tarık Akhan onu kaçırdı."

Kelebeğin YemiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin