-38-

4K 205 139
                                    

Medya: siyahincisii tarafindan yapıldı:)

Geçen bölümün sınırını doldurduğunuz için teşekkür ederim ♡

5K olmamıza yardım eden herkese de teşekkür ediyoruum♡♡ çok çok öpücük

Ve bu bölümün sınırları:

Okuma sınırı: 35
Vote sınırı: 6
_____________
Uğultular artarken yutkunarak Savaş'a baktım. Bakışları önce beni ardından sınıftakileri buldu. Gözlerini tek tek gezdirdiği herkes susmaya başladı. Ve en sonunda uğultular bitti. Öğrencilerin bakışları hala bizde olsa da konuşmuyorlardı.

Ne yapacağımı bilemezken ayağa kalkıp Savaş'a baktım. Beklemeden ayağa kalktıktan sonra elimi tutarak parmaklarını parmaklarıma geçirdi. Şaşkınlıkla aralanan dudaklarımla ona baktım. Gözleri gözlerime döndüğünde bir şey söylemeden ilerlemeye başladı.

Sınıfın ortasına geldiğimizde duraksayarak sınıftakilere döndü ve tehditkâr bakışlarını sınıfta gezdirerek son derece soğuk sesiyle konuştu. "Karım hakkında ileri geri konuşanı duyarsam veya görürsem, o kişinin artık konuşabileceği bir hayatı kalmaz. Anlaşıldı mı?!"

Son cümlesiyle sesini yükseltti. Sınıftakiler aynı anda onaylarcasına başlarını salladılar. Savaş'ın tehditi onları korkutmuştu.

Bakışlarım bizimkilere kaydığında hepsinin sırıttığını gördüm, Buğra'nın bile. Hepsinin sırıtan suratını görmek bende de gülme isteği uyardırsa da gülmedim.

O sıra kapı tekrar açıldı. Bakışlarımız kapıya döndüğünde istemsizce kısa bir iç çektim. Gerçekten şu anda bir Sezen eksikti. Sezen'in bakışları önce yüzlerimizde sonra da birbirine kenetli ellerimizde dolaştı. Gözlerinden öfke parıltısı geçse bile bir yorum yapmadan sinirle dönüp gitti.

Gözlerim Savaş'a döndüğünde bir şey demeden ilerlemeye başladı. Müdürün odasının önüne geldiğimizde çalmadan bodoslama içeri girdi.

Müdür şaşkın bakışlarla Savaş'a bakarken "Ne vardı?" dedi Savaş konuya direkt girerek. 40'lı yaşlarındaki müdürümüz alayla gülerken "Evlenmişsiniz. Ne var bu işin altında?" dedi ima yaparken.

Savaş'ın tuttuğum elinden gerildiğini hissedebiliyordum. Ki ben de gerilmiştim. Yaptığı imayı az çok tahmin edebiliyordum.

Savaş yavaşça elimi bıraktıktan sonra müdürün masasına yaklaşıp ellerini masaya dayadı ve biraz öne eğilerek "Bana hesap mı soruyorsun?" dedi. Alçak ses tonu tehlike doluydu.

Müdür biraz bozulsa da "Sen bu okulun öğrencisisin!" dedi sesini yükselterek. Amacı kendi sesiyle Savaş'ın sesini bastırmaktı. Ama bunu yapabileceğini sanmıyordum.

Tahmin ettiğim gibi oldu. Savaş sinirle masanın üzerindekileri yere fırlattı. Bu hareketiyle irkilsemde bir şey demedim. Müdür artık korkuyla Savaş'a bakarken Savaş "Bana sesini yükseltmeyeceksin, bu bir. Bir daha bana hesap sorma cesaretinde bulunmaycaksın, bu iki. Ben olmasaydım sen ve senin üniversite bile denilmeyecek okulun olmayacaktı, bu da üç." dedi. Ardından elini sertçe masaya vurarak "Anlaşıldığını umuyorum!" dediğinde müdür kravatını gevşetirken onayladı.

Savaş arkasına dönüp elimi tuttu ve ilerleyerek okulun bahçesine çıktık. Okulun çıkışına ilerlediğini anladığımda durdum. Savaş'ın bakışları bana döndüğünde "Iyi alıştın beni çekiştirmeye." diye hayıflandım.

Savaş kaşlarını çatarken "Gitmek istemiyor musun?" diye sorduğunda "Evet. Okuldan gidersek korkup kaçtığımı konuşacaklar." diye cevap verdim. Sinirle "Kimse senin hakkında böyle konuşamaz." dedi. Yangına körükle gitmek istemediğimden sakin sesimle "Biliyorum onları uyardın. Ama bu sadece dedikoduları azaltır, tamamen bitiremez Savaş. Insanlar konuşur. Onları çok da umursamıyorum zaten ama okuldan gitmek istemiyorum. Hep beraber yine çardakta oturalım, evde durmaktan çok sıkıldım." diyerek uzun bir konuşma yaptım.

Siyaha TutkunWhere stories live. Discover now