-27-

4.2K 191 109
                                    

2K olmamıza yardımcı olan herkese teşekkür ederim... Seviliyorsunuz...♡
___________
"Savaş Bey güvenlik kameralarını inceledim. Orman yolunun çıkışında araç kameralara yakalanmış. Plakayı hala araştırıyoruz. Ama aracın nereye gittiğini bilmiyoruz çünkü B**** Caddesinden sonra güvenlik kamerası olmayan yollara girmişler."

Savaş, adamın kendisine yaptığı açıklamayı başıyla onaylarken bakışlarını elindeki içki bardağına sabitledi.

Çete, Buğra, Ayça ve hatta Pamir de dahil hepsi çetenin mekanlarından birindeydi. Orada bulunan 20 kişiden fazla çalışan Masalın yerini tespit etmekle uğraşıyordu. Onun haricinde Duman Kayahan yeraltı dünyasındaki diğer isimleri kendi taraflarına çekmek için görüşmeler ayarlamaya çalışıyordu.

Çete ve Pamir yeni fikirler bulmaya çalışırken Ayça sessizce oturuyordu. Ağlamaktan gözleri kızarmıştı. Damla onu zar zor sakinleştirmişti.

Buğra kendini salmamaya çalışsada yıkılmış gibiydi. Masala zarar gelecek düşüncesi içten içe onu yiyip bitiriyordu. Bu endişenin yanında oldukça sinirli olması işin diğer tarafıydı.

Savaş ise bütün sinirini kendinden çıkarıyordu. Sessizliği fırtına öncesi gibiydi. Konuşmuyor veya yorumda bulunmuyordu. Ardı ardına doldurduğu içki bardağı tekrar  boşaldığında yenisini doldurdu ve kafasına dikledi.

Siniri en çok kendisineydi. Onu yalnız bırakmasınaydı. Ona zarar gelme ihtimaline izin vermesineydi. Onu yanında tutmamış olmasınaydı. Bu kadar korkmasınaydı. Savaş Kayahan ilk defa korkuyordu.

Sessizliğin ortasına bomba gibi düşen telefon zil sesi Savaşın telefonundan geliyordu. Herkes Savaşa odaklanmışken o ağır ağır telefonunu çıkardı.

Ekrandaki 'bilinmeyen numara' yazısıyla kaşlarını çatarken yerinden kalktı. Aramayı cevapladığında telefonu kulağına götürdü.

"Uzun zaman oldu Savaş Kayahan... Çok uzun zaman..."

Bu ses... Savaş Kayahanın bütün vücudu gerilmişti.

"Sen..." diyebildi dişlerinin arasından.

"Ben ya tabii. O meşhur Harun Kalay. Şaşırdın mı?" diye alayla konuşması Savaşın bütün sinirlerini altüst etmişti.

Elindeki içki şişesini sinirle fırlatırken "Seni geberteceğim!" diye haykırdı. Boynundaki damarlar kendini belli etmek istermişcesine belirginleşmişti.

Harun alaylı hallerine devam ederken "Sakin ol şampiyon. Rahatla biraz. Bu güzellik güvenilir ellerde." dedi ve ardından kahkaha attı.

Savaş sinirle etrafta yürürken "Masalın saç teline bile zarar gelirse... Seni bu sefer öldürürüm! Anladın mı lan beni?!" diye bağırdı.

Geçmişin günahını Masal ödememeliydi. Bu çok haksızcaydı. Onun tek hatası Savaş Kayahanın hayatına girmekti. Savaş Kayahanın hayatı gözü kapalı mayın tarlasında yürümek gibiydi. Her an tehlikede olmak demekti...

Harun, Savaşın bu tehditine umursamazken "Ah Savaş... Şunu bilmelisin ki; o gün beni öldürmediğine pişman olacaksın..."

Dıt...dıt...dıt...

Savaş telefonu kulağından çekerken avucunu var gücüyle sıktı. Bütün acısını çıkartmak istercesine.

Birkaç saniye sustu. Bütün dikkatler üzerindeydi. Kendini toparladıktan sonra sert ve emir veren sesiyle konuştu.

"Harun Kalay hakkında ne kadar bilgi varsa hepsini istiyorum, en ince ayrıntısına kadar. Bu iş artık çok uzamaya başladı."
____________

Siyaha TutkunWhere stories live. Discover now