-43-

3.9K 162 140
                                    

Bölüm şarkısı: Yorgunum ve Ağrılar- Kaan Boşnak
_________
Bazı anlar vardır ya hani, kendinizi bir filmin içinde hissedersiniz. Duyduklarınız size ağır gelir, kaldıramazsınız. Belki içiniz burkulur, ağlarsınız. Belki sadece durursunuz, hiçbir şey yapmadan.

Duyduklarınızın illa sizinle alakası olmayabilir. Ama yine de içinizde bir güz rüzgarı eser. Bahar çiçekleri solar, gözyaşlarınız yağmurlar gibi eşlik eder hüznünüze.

Dün gece, gerçekleri duyduğumda hissettiklerimdi bunlar. Hiçbir eksik yoktu, anlattıklarımdan ama fazlası vardı. Kelimeler yetmezdi anlatmaya.

O her zaman güçlü duruşuyla karşımda duran Savaş Kayahan surlarını yıkmış, içindeki küçük çocuğu göstermişti bana. Kollarımda hıçkıra hıçkıra ağladığını gördüm ya, içimde bir şeyler kırıldı.

Sakinleşene kadar sıkı sarıldım ona. Birlikte ağladık dakikalarca. Kollarımda uyuyakalmadan önce bazı gerçekleri daha anlatmıştı. Şimdi ise güneş odamıza doğarken onu izliyordum.

Dudakları düz çizgi halindeydi. Alnındaki birkaç ter damlasını yavaşça sildikten sonra dudaklarımı hafifçe alnına bastırdım. Gece boyu doğru dürüst uyuyamamıştı.

Kızaran göz çevresine bakarken sessiz bir iç çektim. Göz kapakları birkaç kez titredikten sonra yavaşça açıldı. Yorgun bakışları beni bulduğunda "İyi misin?" diye mırıldandım sessizce.

Bir şey demeden başıyla beni onaylarken yerinden doğrulmaya çalıştı. Bir anda gözlerini yumarak elini başına koyduğunda hızlıca yerimden doğrularak "İyi misin Savaş?" diye sordum endişeyle.

Gözlerini yavaşça açtıktan sonra elini başından çekti. Dudaklarının arasından kesik bir nefesi bıraktıktan sonra "İyiyim, endişelenme. Hadi hazırlanalım." diyerek ayaklanmaya kalktı.

Elimi, koluna koyarak onu durdurdum. Bakışları bana dönerken kolundaki elimi, eline doğru kaydırdım. "Savaş, istemiyorum bugün hiçbir yere gitmek. Otelde kalalım." dediğimde birkaç saniye sessizliğini korudu.

İtiraz etmeden yavaşça yerine yattı. Biliyordum, yorgundu. Ben de yanında yattığımda gözlerimizi birleştirdim. Bakışları, sönmek üzere olan bir sokak lambası misaliydi.

Elimi yanağının üzerine koyduğumda dudaklarını aralayıp mırıldandı.

"Eskimiş renkli yaz günlerini
Özlemiş gibiyim
Kendimi çok yüksek bir binadan
Atmış da ölmemiş gibiyim."

Göz kapakları yavaşça örtüldü. Ve Kaan Boşnak'ın sözlerine devam etti.

"Yorgunum ve ağrılar
Kırıklarım var
Eziklerim, çiziklerim
Biraz daha tanısam seni bu gece
Başımda beklemeni isterim."

Gözlerini açtı tekrardan. Bakışları bulutluydu. Bu hali içimi parçalıyordu. Aklını dağıtmak için bir şeyler bulmalıydım. Aklıma gelen fikirle hafifçe gülümserken "Sana bir şeyler anlatmamı ister misin?" diye sordum.

Başını hafifçe sallarken göğsüme sokularak "Bana küçüklüğünden bahset." diye mırıldandı. Ellerim saçlarına giderken yavaşça oynamaya başladım bulutsu yumuşaklıktaki saçlarıyla.

"Küçükken yaz tatillerinde babaannemlerin yanına giderdik, Trabzon'a. Babaannem bir sürü şeyle uğraşan biraz aksi bir kadındır."

Hafifçe tebessüm ettiğimde Savaş yanağını yavaşça gerdanıma sürttü. Memnun olmuş gibi.

"Anıl'la beraber poşetten uçurtma yapardık. Komik biliyorum ama bizim öyle normal uçurtmalarımız olmazdı. Bir poşetin iki ucuna ip bağlar koşardık. Sonra böyle kırlardan çiçek toplardım, annem onlarla bana taç yapardı."

Siyaha TutkunWhere stories live. Discover now