-58-

1.9K 97 148
                                    

Bölüm şarkısı: İkilem- Kaybolurum Gülüşünde

Bu bölümü Savaş ve Masal adına Muğla'ya fidan bağışlayan siyahincisii 'ne ithaf ediyorum. Teşekkür ederim bebeğim♡
________

"Hazır mısın güzelim?"

Savaş cümlesinin hemen ardından odaya girerken dolu gözlerle ona baktım. O hızlı adımlarla yanıma gelirken bakışlarım üzerinde durduğum tartıya döndü.

Neye üzüldüğümü anlamış olacak ki elimden tutup beni tartıdan indirdi. "Sen şimdi niye üzülüyorsun? Bunda üzülecek bir şey yok." dedi ikna etmek istercesine.

Dudaklarımı çocuksu bir edayla büzerken "Kaç kilo olmuşum, görmüyor musun? Davul gibi oldum." dedim ağlamaklı bir sesle. Savaş elini yanaklarıma koyarken "Ama bebeklerimiz için bunu sen de biliyorsun. Kilo almazsan, yemezsen onlar da zarar görür." dedi sakin bir sesle.

Kaşlarım çatılırken geri çekilip ellerinden kurtuldum. "Ne yani? Ben çocuklarımı önemsemiyor muyum? Onu mu ima ediyorsun sen Savaş?" Sinirle konuşmam karşısında şokla baktı.

"Güzelim, ben öyle bir şey mi dedim?"

"Ha yani ben salağım, yanlış anlıyorum. Öyle mi?"

"Masal-"

Lafını hızla böldüm.

"Ha Masal? Bana Masal diyorsun yani? Hani güzelim? Hani bebeğim?"

Trip atarcasına arkamı döndüğümde beklemeden gelip arkamdan sarıldı. Elleri kısa tişörtümün açıkta bıraktığı karnımın üzerinde birleşti. Gözlerimiz karşıdaki aynada kesişirken "Bu hayatta, şundan güzel bir şey görmedim." diye mırıldandı bakışları aynadaki yansımamdayken.

Attığım tribi anında unuturken gülümseyerek başımı öne eğdim. Boynumda hissettiğim dudaklarıyla derin ama huzurlu bir nefes aldım. Onu sürekli böyle triplerle delirtmeme rağmen hiç şikayet etmiyordu.

Birkaç dakika öylece kaldıktan sonra omuzlarımdan tutup beni kendine çevirdi. "Geç kalacağız. Hadi hazırlan."

Aklıma dank etmiş gibi heyecanla gülümsedim. Düğünden bu yana 2 hafta geçmişti. Ayça ve Bora, 2 haftadır balayı için Londra'daydılar. Bugün geri dönüyorlardı ama Istanbul'a değil. Bizim de gideceğimiz yere, yani Trabzon'a.

Bu fikir birkaç gün önce hiç beklemediğim bir şekilde Savaş'tan çıkmıştı. Babaannem ve dedemle tanışmak istiyordu. Onun bu cümlesiyle ağlamaya başlamıştım. Çünkü onları çok özlemiştim.

"Onları çok özledim." diyerek bir kez daha dile getirdim ve ekledim.

"En son..."

Cümlem yarıda kaldı hatırladığım anılarla. Başımı kaldırıp Savaş'a baktım. Yüzü gerilmişti. O da hatırlıyordu.

"O gün hayatımda ilk defa birine 'gitme' demiştim." diye mırıldandı. Gidişime hala üzülüyormuş gibiydi.

Aklıma gelen şeyle ellerimi var gücümle sıktım. Sinirli bir soluk bırakırken "Birbirinizi öpüyordunuz!" dedim öfkemi bastıramayarak. Savaş tek elinin avucunu yanağıma yaslarken başını iki yana salladı. "O zaman durumlar farklıydı."

Bu sefer ben başımı salladım onaylarcasına. Bunun için ona kızmaya hakkım olmasa da sinirlenmeden edemiyordum.

"Sürekli onu koruduğunu düşünüyordum. Ve bu beni delirtiyordu."

"Bunu sana açıklamıştım. İşin arka planında onu defalarca uyardım."

Bir kez daha başımı salladığımda "Bana ne dediğini hatırlıyor musun?" diye sordu. Sanki tekrar o anı yaşıyormuş gibi bir ses tonu vardı. Yıkılmış gibi...

Siyaha TutkunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin