-39-

4K 197 171
                                    

"Sen istiyor olabilirsin ama ben istemiyorum Savaş."

Savaş'ın gözlerindeki kırıklığı gördüm önce. Ardından öfkeye dönüştü içindeki his. Geri çekilip dilini alt dudağında gezdirdiğinde gözüm istemsizce dudaklarına kaydı. Bakışlarımı kaçırdığım sıra "Çalışma odamdayım." diyerek mutfaktan çıktı. Sesindeki burukluk canımı yakmıştı.

Gözlerimin dolduğunu hissedince tavana bakarak gözlerimi kırpıştırdım. Ağlayamazdım, şu an hiç sırası değildi. Arkamı dönüp bulaşıkları makineye yerleştirmeye başladım. En azından belki biraz kafamı dağıtırdı.

"Ne yapıyorsun?" diyen annemle sıçrayarak ona döndüm. Makinenin kapağını kapatırken gülümsemeye çalışarak "Mutfağı toparladım, çay demledim. Geliyordum şimdi yanınıza." dedim. Ardından "Bir şey mi oldu?" diye ekledim.

Annem olumsuzca başını sallarken "Kocan nerede?" diye sordu. Aklıma Savaş'ın gelmesiyle yüzümü asmamak için büyük bir çaba harcadım. Çıkardığım tepsiye çay bardaklarını koyarken "Odasında işi varmış, şirketle alakalı. Geç saate kadar çalışır, gelmez o yanımıza." dedim kısmen yalan söyleyerek.

"Peki sen iyi misin?" Annemin sorusuyla ona baktım. Içten bir şekilde gülümsediğim de ben bile iyi olduğuma inanacaktım. "Iyiyim tabii ki. Siz yanımdasınız, eskisi gibi televizyon izlerken çay içeceğiz. Özlemişim bunu. Hadi sen şu meyve tabağını al, ben de çayları getiriyorum." dedim konuyu değiştirmeye çalışarak.

Annem inanmış olacakki keyifle meyve tabağını alarak içeri gitti. Derin bir nefes alırken bardaklara çayları koyup tepsiyle beraber içeri geçtim. Çayları dağıttıktan sonra kendi çayımı alıp tekli koltuğa geçtim.

Annem televizyon izlerken bir yandan meyve soyuyordu. Babam televizyondakilere yorum yaparken Anıl ise telefonla uğraşıyordu. Ben ise Savaş'ı düşünüyordum.

Çayın çöplerinin ağzıma gelmesiyle bardağı hemen kendimden uzaklaştırdım. Düşünmeye o kadar dalmışım ki çayın bittiğini anlamamıştım. Annemler garip garip bana bakarken bardağı, ortadaki sehpaya bırakıp ayaklandım. "Ben bi' Savaş'a bakayım." dedikten sonra merdivenlere ilerleyip yukarı çıktım.

Savaş'ın çalışma odasının kapısının açık olduğunu görünce sessizce oraya ilerledim. Başımı hafifçe uzatıp Savaş'a baktım. Gömleğinin iki üç düğmesini açmıştı. Bir dirseğini masaya dayamış yan bir şekilde oturuyordu. Bakışları karşısındaki duvardaydı ve öylece duruyordu. Onu bu hale getiren benim söylediğim cümle miydi? Eğer öyleyse, ondan uzak durmaya dayanamayabilirdim.

Savaş'ın yan profiline kendimi kaptırdığım sıra kapının kenarındaki çiçek vazosuna yanlışlıkla vurarak ses yaptım. Savaş'ın bakışları kapıya dönerken dudağımı ısırarak birkaç adımda içeri girdim.

Savaş çatık kaşlarla bana bakarken sinirli olduğunu anlamam pek zor olmamıştı. Gözleri 'Neden buradasın?' dercesine üzerimde dolanırken "Şey.. Annemler nerede kalacak diye sormaya gelmiştim." diyerek yalan söyledim.

"Alt kattaki odaları verebilirsin. Başka bir şey?" diye sordu 'bir an önce git' der gibi. Suratımın asılmaması için çaba sarf ederken "Tamam." diyerek arkama döndüm. "Sen nerede yatmayı düşünüyorsun?" diye sormasıyla duraksayarak tekrar ona döndüm. "Kendi odamda..." diye mırıldandığımda "Annenler gerçeği öğrensin mi istiyorsun?" diye cevap verdi. Bir şey demeyecektim, haklıydı.

"Ne yapacağız?" diye sorduğumda "Benim odamda kalırız beraber." diye cevap verdi. Ardından sesindeki ve gözlerindeki soğuklukla "Merak etme, sana dokunmam." diye ekledi. Sözleri ne kadar kalbimi yaralasada "Iyi olur." diyerek odadan çıktım.

Siyaha TutkunWhere stories live. Discover now