-32-

4.1K 197 100
                                    

3K okuma olduk. O kadar mutluyum ki kelimelerle anlatamıyorum. Siyaha Tutkun ailesinin büyümesine katkıda bulunan herkese binlerce kez teşekkür ederim. Iyi ki varsınız♡

Bu güzel günün hatrına buraya herkes tarih bıraksın:
16.12.2020
___________
"Ne? Ne saçmalıyorsunuz siz?!"

Savaş Kayahan istenen şartın karşısında resmen kükremişti.

Orhan rahat tavırlarla Savaş'a bakarken "Çok asabisin Kayahan. Sakin ol. Altıüstü bir evlilik yapacaksın. Madem sıradan biri değil. Kanıtla." dediğinde Savaş ona kötü bir bakış attı.

"Böyle bir şey olmayacak!" diyerek kesin bir dille reddetti bu şartı. Onun için kabul edilebilir bir şey değildi bu şart.

"Sen bilirsin Savaş. Bizim kararımız kesin." dedi başka bir ses.  Savaş sinirle elini ensesine attı. "Başka bir şey isteyin! Bu OLMAZ!" dedi tekrardan itiraz ederek.

Içlerinden biri "Çocuk gibi itiraz edip duracak mısın Kayahan?" dediğinde başka biri "Doğru söylüyor Savaş. Bir karar ver. Ya evlenirsin, karını korumamız için bizden yardım istersin biz de yanında dururuz her zaman olduğu gibi. Ya da evlenmez, o kızla kendi başının çaresine bakarsın." diye ekledi.

Savaş sinirle dişlerini sıktı. Kararlarında kesin oldukları belliydi. Savaş bir şey demeden sinirle kapıya ilerlediğinde "Bir hafta içinde evlendin, evlendin. Yoksa... Biz yokuz." dedi arkasından Orhan.

Savaş son bir bakış atıp kapıyı açtı ve çıktı. Kafası karmakarışıktı. Iki tarafta cehenneme uzanan bir yol gibiydi. Bu yüzden bu konuda uzun uzun düşünmesi gerekiyordu.
_______________

Kapi açıldığında Savaş içeriden çıktı. Oldukça sinirli gözüküyordu. Tedirgin adımlarla yerimden kalkıp birkaç adım önünde durdum.

Gözlerine bakmaya çalışırken "Kötü bir şey mi oldu?" diye sordum. O cevap vermezken stresle alt dudağımı ısırdım.

Bakışları yerdeydi. Sonunda bakışlarını yerden kaldırıp "Gidiyoruz." dedi sadece. Hızlı adımlarla ilerlerken kaşlarımı çatık peşinden ilerledim, koruma da benim peşimden. Hem soruma cevap vermiyordu hem de emir veriyordu beyefendi.

Benden on adım önde ilerlerken beni beklemiyordu bile. Ne kadar iyi olsamda hala çok hızlı hareket edemiyordum. Vücudum ağrıyordu.

Durmaya niyeti olmadığını anladığımda ben yerimde durdum. Gelmediğimi ne zaman fark edecekti merak ediyordum.

Bu saray yavrusunun ana kapısında dikilirken merdivenleri çoktan inmiş olan Savaş'a bakıyordum çatık kaşlarımla.

Beni fark etmeye niyeti olmayınca "Şşt! Kayahan!" diye seslendim arkasından. Sonunda durup bana döndüğünde o da kaşlarını çattı.

"Ne yapıyorsun orada?" diye sordu hafif sinirli bir sesle. "Hiç öyle manzaraya bakıyorum ya. Sen napıyorsun?" dedim dalga geçerek.

Söylediklerime gözlerini devirdikten sonra "Saçmalama! In aşağı gidiyoruz." dedi sabırsızca.  Sağ kolumu, askılık takılı olan sol kolumun üzerine koyarken "Beni bekleme zahmetinde bulunsaydın geliyordum zaten. Hatırlarsan hızlı yürüyemiyorum Savaş Kayahan." dedim sinirle.

O sıra Savaşın gözü binanın bir noktasına kaydığında arkamı dönüp ben de nereye baktığına baktım.

Yukarıdaki gizli salonun camı olduğunu tahmin ettiğim camdan birkaç adam sırıtarak bize bakıyordu. Istemsizce daha çok çattım kaşlarımı. Komik bir şey vardı sanki ortada.

Masal şuanda yeraltı denen dünyanın güçlü insanlarına kızıyorsun farkında mısın?

Iç sesimin haklılık payıyla önüme döndüğüm anda havalanmam bir oldu. Korkuyla kaşlarımı çatarken Savaş'a baktım. "Ne yapıyorsun sen? Indir beni." dedim dişlerimin arasından.

Siyaha TutkunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin