-7-

6.2K 249 217
                                    

Savaş'ın öksürüğüyle gizlice gözyaşlarımı silip Kerem'in kulağına "Sana anlattıklarımı eğer merak ediyorlarsa çeteye anlatabilirsin ama sakın Savaş'a anlatma. Şu anlık onun bilmesini istemiyorum." dedim.

Kerem de başını sallayınca ondan uzaklaştım. Karşımdaki Savaş'a bakıp "Bir şey mi oldu?" dedim. Savaş sert ve sinirli sesiyle "Bir şey olmadı. Benim bir işim çıktı. Bir şeye ihtiyacın olursa çeteden birine söylersin." dedi ardından her zamanki gibi bir şey söylemem izin vermeden gitti. Hani bugün sandalyemi almaya gidecektik? Neyse o zamana kadar gelir herhalde.

Bakışlarımı Kerem'e çevirdiğimde hüzünle bana baktığını gördüm. Bu yüzden "Kerem bana hüzünle bakmayı keser misin? Hem belki bu kaza olmasaydı Cem beni terk etmeseydi biz tanışmayacaktık. Ne demişler her şerde bir hayır vardır. Hem ben dün ilk kez adım attım biliyor musun?" dedim son cümleyi gülerek söyleyerek.

Kerem'in anında dudakları gülümseme şekli alırken "Vay be kimin kankası helal. E hadi bunu kutlayalım. Bence bunu pahalı iki dondurmayla kutlayabiliriz." dediğinde hevesle başımı sallayıp "Asla hayır demem. Ayrıca her adımımda bana dondurma alacaksan ben depar falan atabilirim." dedim gülerek. Kerem de benim gibi gülerek "İstediğin dondurma olsun maviş alırız." dedikten sonra gelip beni kucağına aldı. Daha sonra birlikte kantine doğru yol aldık.

Kantine gelince Kerem beni bir sandalyeye oturtup iki tane dondurma alıp yanıma geldi. Gülümseyerek dondurmayı aldım ve hemen paketini açıp yemeye başladım. Dondurma bulmuşum kaçırır mıyım? Asla. 

Biz Kerem ile dondurmalarımızı yerken yanımıza çetenin kalanı ve Ayça geldi. Ayça "O-o şunlara bak biz orada ders dinleyelim bunlar keyif yapsın." diye sitem ettiğinde "E Kerem size gelen var mı diye sordu. Gelseydiniz ne yapalım. Ayrıca bu dondurma benim hakkım. İlk adımım için kutluyoruz." dedim. 

Ayça huysuzca "İyi peki ya, demedik bir şey bari biz de alalım." dedi ve dondurma almaya gitti. O sıra Bora "Savaş nerede?" diye sorduğunda Kerem "İşi çıkmış bize öyle dedi sonrada gitti." deyince o da onaylayarak sandalyeye oturdu. Daha sonra Ayça gelince hep birlikte sohbet etmeye başladık.
________________
Okul çıkışı olduğunda herkes teker teker sınıftan çıkmaya başladı. Ama henüz Savaş Bey teşrif edememişti. Unuttu mu beni ya? Yok ya unutmamıştır. Sonuçta emanetim ben ona.

Çete bizle vedalaşıp çıkınca Ayça da çantasını takıp "Savaş hala gelmedi. O gelene kadar bekleyeyim mi seninle?" diye sorduğunda bende "Yok ya ararım şimdi ben onu. Sen git. Yarın görüşürüz zaten." dedim. Ayça sözlerimin ardından ısrar etmeyerek "Peki o zaman. Görüşürüz." deyip sınıftan çıktı.

Sınıfta benden başka kimse kalmamıştı. Telefonumu elime alıp rehberde Savaş'ın numarasını aramaya başladım. Bulmam kolay olmuştu çünkü garip bir şekilde değil de direkt adıyla kaydetmişti kendisini. Hemen numaraya tıklayıp kulağıma götürdüm. Telefon çaldı, çaldı, çaldı ve açan olmadı. Oflayarak telefonu kapattım ve sıraya koydum.

Zaten ona güvenende kabahat. Belki gelir diye beklemeye karar verdim. Zaten yapacak başka hiçbir şeyim yoktu. Olmadı babamı arardım artık. Zaman geçsin diye başımı sıraya koyup gözlerimi kapattım.

Kolumun dürtüklenmesiyle zar zor gözlerimi açıp başımı sıradan kaldırdım. Gelen Savaş'tır diye düşünsem de karşımda Arda'yı görmemle yanıldığımı anladım. Arda "Masal senin ne işin var burada? Hani Savaş ile işiniz vardı?" diye sorduğunda "Savaş henüz gelmedi." dedim. 

Arda kolundaki saate bakıp "Ama birazdan okul kapanacak. Ben de telefonumu unutmuşum onu almaya gelmiştim. İstersen beraber gidelim." dediğinde birkaç saniye sessizlikten sonra başımla onayladım.  "Olur. Okulda kalmak istemiyorum." dediğimde Arda da beni yavaşça kucağına aldı. Beraber sınıftan çıkıp çıkışa yöneldik.

Siyaha TutkunWhere stories live. Discover now