-54-

2.1K 108 137
                                    

Hiç tarih atmıyorduk. Herkes buraya tarih bıraksın :)
~25.06.2021

Vote vermeyi unutmayın :*
_________
"Hoş geldiniz!" diye neşeyle konuştum oturduğum yerden.

"Kapıda bile karşılanmıyoruz artık." diyerek oturdu koltuğa Kerem. Yavru köpek bakışlarla ona bakarken "Ama yorgunum." dedim kendimi savunarak.

Dudaklarıni büzerek oturduğu yerden kalkıp yanıma oturdu. "Hadi yeğenlerimin hatrına affettim." dedi yanağımdan makas alırken. Diğerleri gülerken Savaş, Kerem'e ters bakışlar atarken konuştu.

"Elin kolun kendinde dursun. Yeğenlerini sev ama uzaktan."

Gülerek on baktım. Avucumu yanağına yaslayarak sıktım. Kaşlarını çatıp geri çekildikten sonra Bora'ya dönüp "Neler buldunuz?" diye sordu.

"Bir yemek yeseydik?" dedi Pamir. Savaş'a ayıplar bakışlar atarken "Tabii, sofra hazır. Geçelim hadi." diyerek ayağa kalktım.

Diğerleri de benim gibi ayaklanırken onlara yol verdim. Savaş elini belime koyup yürümeme yardımcı olduğunda gülümseyerek baktım ona.

Masaya yerleştiğimizde Seher abla servisi yaptı. Önümdeki çorbayı iştahla yerken Savaş'ın bakışlarını üzerimde hissediyordum.

"Bana bakma, utanıyorum. Öküz gibi yediğimi biliyorum." diye fısıldadım ona doğru. Cevap vermek yerine sadece gülümseyerek yemeğine devam etti.

Art arda tabağıma dolan yemekleri silip süpürmüştüm. İçimden bir canavar çıkmıştı, daha doğrusu canavarlar. Nam-ı diğer Minik Kayahanlar.

Bütün yemekleri bitirdiğimde aklımda hala son yediğim köfteler vardı. Koskoca 4 köfte yetmemiş gibi hala köfte sevdasındaydım. Ama sayılı olduğu için bitmişti. Ellerimi karnımın üzerinde gezdirdikten sonra başımı kaldırdığımda dudaklarım mutlulukla aralandı.

Tabağımdaki 4 köfteye iştahla bakarken Savaş'a döndüm. "Ama bunlar senin." dedim hüzünle. Bütün köftelerini bana vermişti. "Birkaç köfteyi sizden sakınacak değilim. Doydum ben, sen ye."

Ona minnettar bakışlarımı gönderdikten sonra köftelerden birini yemeye başladım. Köfteyi çok severdim. Canımın bu kadar istediğine bakılırsa Minik Kayahanlar da severdi.

Yemek esnasında günlük konulardan konuşmuştuk. Yemeklerimiz bittiğinde ise bahçeye çıkmıştık.

Bahçe masasında otururken Savaş'ın omuzlarıma örttüğü şala sıkı sıkı sarıldım. Hava soğuk değildi ama hafif esiyor gibiydi.

Bora elindeki dosyaları masanın üzerinden Savaş'a doğru ittirdi. Savaş dosyalardan ilkini alıp içine bakarken bir yandan da Bora'yı dinledi.

"Hamdi'nin kızı olabilecek iki tane seçenek var. Ve ikisi de özenle saklanıldığı için bulmak çok zordu ama hallettik."

Bora'nın sözlerine Pamir devam etti.

"Hiçbiri zaten kendi kimliğine kayıtlı değildi. Biri yurda verilmiş ve 8 yaşında evlatlık edilmiş. Onların adını taşıyor. Ki bu bana biraz daha düşük ihtimal geliyor. Kızını neden yurda versin ki?"

Sonra da Alp ikinci seçeneği açıkladı.

"Diğeri ise Nergis adlı bir kadının kızı. Zamanında bir süre Hamdi'yle ilişkisi olmuş kadının. Ama şansa bak ki bebek hastanede ölmüş. Aynı zamanlarda Hamdi'nin yakın korumasının da bir bebeği ortaya çıkıyor. Yani biz o bebeğinin Hamdi'nin kızı olduğunu düşünüyoruz."

Bakışlarım Savaş'a döndü. Onun hangi seçeneği düşündüğünü merak ediyordum.

"Yerlerini buldunuz mu?" diyerek konuyu çok farklı bir yere çekti. Bakışlarım bizimkilere dönerken Kerem "Evet, yerlerini bulduk. Adresleri dosyada yazıyor. Biri sakin bir mahallenin adresi, diğeri ise birkaç villanın olduğu kafa dinlemelik ıssız bir yer." diyerek cevap verdi.

Siyaha TutkunWhere stories live. Discover now