Bölüm 48 - Part 3

1.6K 99 20
                                    

Bölüm adlarıyla iyice mental kapasitemi zorluyorum. Ama zaman atlamaları fazla olunca ancak bu şekilde daha az işkence edici oldu gibi.

Ethan

"Claire nerede?" diye sordu Tom, aylardır ilk defa Ahşap Ev'e kahvaltıya gelmiştik. İnsanların çoğu zaten dağılmıştı ve başka bir yerde yemek yemek bizi biraz rahatlatır umuduyla oturmaya devam ediyorduk. Teresa geleceğini söylemişti ama henüz ortada yoktu.

"Tess'ledir. Ama geleceğini sanmıyorum. "

"Dün gece neler oldu öyle ya. " dedi Tom gözlerini kocaman açarak. O sonradan arbedeyi duyarak gelse de ne olduğunu anlamakta hala zorlanıyordu. En baştaki histerik halini gözlerimin önünden gönderemiyordum. "Dostum yüzünü parçaladı resmen. Tess olmasa-" Onu susturdum. Benim üzerimden onu alan Tess olmuştu. Bu onu epey sarsmıştı gerçi. "Hiç de beni susturma. Tess olmasa gözünden olacaktın. "

"Biri ona çok, çok kötü-"

"Ah sen de başlama. Farkındayım. Tess'i o gün neden benim odama götürdüm biliyor musun? Sen Claire'i bayılttıktan sonra odanın ortasında durup 'Ona ne yapmışlar? Ona çok kötü bir şeyler yapmışlar!' diye bağırıp çağırdı. Kafayı yedi. Resmen. Bu kızın odasında başsız bir ceset bulduk, ama onda bu kadar kötü olmadı. "

"Ona ilk dokunduğumdaki korkusunu o da görmüş olmalı. Ruhunu verecek gibiydi. "

"Şu an beni yumruklamak isteyebilirsin ama keşke başına gelen en kötü şey uçurumdan aşağı atılmak olsaydı dedirtecek bir şeyler gibi-" Önceden inatçıydım ama şimdi atlamış olabileceğine bile ikna olabilecek durumdaydım. "Ne kadarını gördün? Bir kısmını görmüş olmalısın. Seni yataktan kaldıracak kadar bir şeyler. "

"Uykusunda benden yardım istedi. Zihnimden. Çok fazlasını görmeme izin vermedi. Çok fazla ses vardı ama. Ah, bilmiyorum! Bağlıydı sanırım, metal masa gibi bir yere. O çırpındıkça daha da bastırıyorlardı. Kan..." Üzerinde kan aramıştı. Gerçeklik algısı bir süreliğine tamamen parçalanmıştı.

"Tamam senin de sinir krizi geçirmeni istemiyorum. " dedi yumurtasıyla oynarken. İkimiz de ağzımıza tek çatal almamıştık.

"Dün yanına gidemedim aynı korkuyla. O uyandıktan sonra duş almak bahanesiyle kaçtım. "

"Ethan- Neyden korkuyorsun bilmiyorum ama onu sevdiğin belli. Cidden bunu nasıl başardın bilemiyorum ama artık sana inanıyorum. "

"İçimdeki-"

"Tamamen sağlıklı bir insan olmayabilirsin ama mental açıdan dengin olabilir."

"Ona dokunmamı istedi biliyor musun? Canını yakmayacağımı bildiği için. " Dudakları ayrıldı, o haline geldi. Bu devasa bir problemdi. " Daha sonra-" Yanımıza başkaları oturunca kelimelerimi değiştirmeye karar verdim. "Başka aşamalara geçmemiz gerekince bunun nasıl bir sorun olabileceğini anlayabiliyor musun? "

"Bu, belki ufak bir problem olabilir ama yakın zamanda böyle bir şey- Lütfen yakın zamanda böyle bir şeye kalkışma. Böyle bir şey olmayacağına göre onunla bu konu hakkında konuşabilirsin. Bu alışkanlıklarını bırakmak istemiyorsan tabi. " Kahveden uzun bir yudum aldım yüzümü saklamak için. "Ethan, rüyasını gördüğünde- Sakın, sakın bağların seni- Sakın ola kızın çektiği işkenceden-" Tom sinirden cümlelerini tamamlayamıyordu bile. Masanın altından ayağıma bastırdı. "Cevap ver. Ne demek istediğimi anladın." Yakama yapışmak üzereydi.

"Peki, doğruları mı istiyorsun? Sana söyleyeyim. Onu bağlanmış kafası vahşice masya bastırılırken görmekten belli bir zevk aldım mı? Evet. Onun acıyla çırpınışlarını, çaresiz bağrışlarından tahrik oldum mu? Utanarak evet." diye fısıldadım yüzümü onunkine yaklaştırarak. " Ama gözündeki, korku yalvarışları ve canının spektrumun çok ötesinde bir yerde olması beni mahvetti. Gözümün önünden gitmiyor. Ben o yıkıntıda nasıl ölmekten korktuysam o da öyle korkuyordu."

Atlantis'in Beş Kurucusu (Düzenleniyor)Where stories live. Discover now