Bölüm 49

9.5K 676 69
                                    

Ethan

"Biraz önce ne oldu öyle?" dedi Teresa bir elinin avcu göğsünün üzerinde açılmışken. Tom hepimizi ışınlamıştı... ama nereye. Beyaz duvarlar, loş ışık, fırçalı metal zemin... Burası neresiydi? Hangi cehenneme getirmişti bizi de bir tane bile pencere yoktu? Tom'un arkasını dönüp bir yere kustuğu gördüm. Hepimizi birden getirmişti.

"Burası neyin nesi be?" Christina'nın sesine şaşırarak arkamı döndüm. Arkamda iki tane koltuk olduğunu gördüm siyah renkli olmalıydı, ışık o kadar azdı ki tam emin olamıyordum. Sağ tarafımda duvar olduğunu omzum değince fark ettim. Başka bir odaya açılan kapı, o odanın bir duvarı ile olduğumuz yerin duvarının arasına sıkıştırılmış bir yatak vardı. Yatak demek biraz fazla beklenti içine sokabilirdi gerçi bu daha çok tek bir şiltenin üzerine yığılmış örtüler vardı.

"Senin burada ne işin var?"

"Sevgilin tırnakları bana geçirdi, beni de sürükledi." Ah, Tom bu yüzden berbat haldeydi. Üç kişi değil dört kişiyi tekrar maddeleştirmek zorunda kalmıştı. Üç kişi bile yeterince zordu onun için hali hazırdı. Tekrar öğürdüğünü duyduğumda gözlerim Claire'i aradı. Neredeydi? Christina'yı da peşimizden sürüklediğine göre buralarda bir yerde olmalıydı.

"Tom, neredeyiz biz?" diye sordum. "Esir aldığımızdan haberim yoktu."

"O kadar da kötü bir yer değil. " diye karşı çıktı Teresa. Doğru sadece dar, havasız, penceresiz ve loştu.

"Claire nerede?" diye sordum Tom hala cevap verecek durumda değildi.

"Burdayım." diye seslendi nerede olduğunu anlamak için döndüm. "Koltuğun arkasında." Yan dönmüş bir halde yatıyordu iki eli de karnına bastırılı olsa da altında küçük bir kan havuzu oluşmuştu bile.

Tess onun yanında diz çökmüştü bile. Yüzü bembeyaz kesilmiş Claire'in karnına elimi bastırınca kırmızıya bulandı. O o*****u ç****u. Bunu nereden öğrenmişti? Video-

"Kaşlarını çatıp içinden küfretmek yerine," dedi Claire dişlerinin arasından. "Bana havlu gibi bir şeyler bulabilir misin, lütfen? Şu anda bağırsaklarımı tutan tek şey benim ve birazdan bayılacağım galiba. Lütfen dalga geçmeyin. " Teresa koşarak şiltenin üzerinde duran örtülerden birini alıp döndü. Christina da tepemizde dikiliyordu. Teresa çarşaf olduğunu anladığımız şeyi Claire uzattı. "Yırtman gerekli bana sarmalısınız." Teresa kollarının boyu yettiğince yırtmaya çalışırken Christina da ona yardıma koyulunca üçümüz de şaşırdık. "Ah, " diyerek kendini sırt üstü çevirirken. "Bir daha o b*k parçasının yüzünü görmek istemiyorum. " Güldüm. Ardından Teresa da.

"O nasıl bir hakaret?" dedi Christina.

"Aklım çıkmak üzere, bağırsaklarım zaten çıktı bana biraz hak ver." dedi Claire tekrar dişlerinin arasından kesik kesik soluk alıp verirken. "Ethan." Başını çevirip bana baktı. "Sanırım biraz sırtımı kaldırman gerekecek. Miles yüzünden abdominal kaslarım beni kaldıracak durumda değil. " Omuzlarından tutup onu yükselttiğimde titredi. Teresa üzerindeki elbiseyi kaldıracakken nefesi durdu. "Yok. Yok- " dedi panikle Teresa eli Claire'in bacağında tereddütle ona baktı. "Bunu görmek istemezsiniz. Emin olun. Ellerimi kaldırmamam en iyisi."



Claire gerçekten de bu süreçte kendinden geçti, o kadar ani olmuştu ki onu tuttuğum halde elimden kayıyordu neredeyse. Yüzü terden sırılsıklam olmuştu, saçları yapışmıştı. Tess elbisesinin üzerindeki delikli kazağı çıkardı içerisi bu kadar insan için çok dardı. Sıcak olmuştu. Aşırı derecede sıcak.

Atlantis'in Beş Kurucusu (Düzenleniyor)Where stories live. Discover now