Bölüm 22

15.4K 844 35
                                    

Claire

Ethan neredeyse yerinden zıplayarak ayağa kalktı Teresa ile konuşmaya devam ederken. Ağzımı oynatarak ne olduğunu sordum. Ethan her zamanki gibi cevap vermeyi gerekli görmedi. Bir sorun olduğu kesindi. Öyle olmalıydı. Teresa'nın sesini telefondan duyabiliyordum, kelimeleri ayırt edemesem de ses tonundaki titreme bunu işaret ediyordu. Ethan kapıya doğru olan yarı koşar biçimdeki adımlamasını kesip durdu. Tepedeki pencereden yere düşen ışık huzmesinin tam ortasında. Elini saçını geri çekmek için saçına götürdü. Vücudu terle parlıyordu. İlk başta hızlı ve görünür bir panik içinde olan hareketleri telefon konuşmasının devamında kendini ilk başta ufak sitemli cümlelere daha sonra da sakin bir konuşmaya bıraktı. "Üzerimi değiştireceğim. " dedi hem bana hem de telefondaki Teresa'ya arkasına doğru dönüp.

"Ne olmuş? " diye seslendim yönünü bu sefer de soyunma odalarına çevirirken.

"Ölmüyormuş, ne o ne de başkası!" dedi yüksek sesle. Sinirli olduğu için mi yoksa duymam için mi bağırdığını anlamaya çalıştım. "Mobilyalarınız gelmiş. Gidip bakmamızı söylüyor. " dedi kapıyı sertçe çarpmadan önce.

"Senin telefonun nerede?" diye sordu Teresa bizimle koridorda buluştuğunda.

"Odamda bıraktım. " dediğimde tek kaşını kaldırıp Ethan'a baktı. Aralarında telepatik olarak bir konuşmanın geçtiği ilk defa bu kadar belli olmuştu. Teresa kısa bir süre sonra baştaki neşeli enerjisine geri kavuştu. "Umarım tavandan sallanan bir şey olmaz." dedi merdivenlere açılan kapıyı açarken.

Onu ilk kez gördüğüm zamanki ile karşılaştırınca şimdi bu bize, tüm yüzüne yayılan gülümsemesiyle, dekore ettiği çatı katını gezdiren kız tamamen farklı -imkansız- bir Teresa idi. Benim yatağım basit siyah metal çerçeveliydi, koyu gri/mavi ve açık pembe örtüleriyle pencereye yakın duruyordu. Teresa'nınki ise diğer uçta ama pencerelerden olabildiğince uzak konumlandırılmıştı. Tıpkı eski odasındaki gibi göz alıcı ve parlak renkli bir şey gold ve ismini bilmediğim bir renk koyu cyan gibi- Ethan aşırı sıcak kolu benimkine değince irkildim istemsizce birbirimize baktık Teresa da -artık aramızdaki tuhaf gerilimi hissetti mi bilemem- bize doğru döndü bunun üzerine başımı çevirdim ve yana doğru geniş bir adım attım. Teresa imalı bir şekilde öksürdü.

Teresa'nın peşinden şehrin ormanla birleştiği manzarayı tamamen gören oturma alanına giderken Ethan bir kez daha yanıma sokuldu. "Kızılgerdan yumurtası mavisi. " dedi bir anda neredeyse fısıldayarak. Kelimeler seçmem bir zor olmuştu.

"Ne? " dedim ben de anlamsızca ona uyarak sesimi alçak tutmuştum.

"Bilmediğin renk-"

"Ethan zihin okuma konusunda anlaştık sanıyordum!" diye yükseldim bir anda kendimi tutamayarak. Teresa yarım bir kahkaha patlattı. Yüzümün onun elbisesi kadar kırmızı olmaya başladığını tahmin ediyordum.

Teresa


Ethan uzunca bir süre banyonun boş duvarına baktı. Claire de benim fark etmediğimi düşünerek onu izliyordu. "Buraya ne lazım biliyorum. " dedi Ethan bir süre de etrafı inceleyerek. Ne diyeceğini biliyordum. Tek sorun buradaki tek duvarın banyonun duvarı olması ve onun da oval olmasıydı. Ethan bu gerçekleri unutarak ya da umursamayarak Sera'ya gitmek için merdivenlere doğru yöneldi. Koltuklardan birinin kolunda oturan Claire'e döndüm.

"Beğendin mi?"

"Evet, tüm bunları bir gün içinde halledebilmen sonsuz takdiri hak ediyor. " dedi gözlerini ilk önce arkamdaki duvara daha sonra da ellerine kaydırırken. Claire'in ruh hali kısa sürelerde değişebiliyordu ama hiç bu kadar hızlı ve taban tabana zıt bir değişime şahit olmamıştım. Önüne doğru yürüdüm.

Atlantis'in Beş Kurucusu (Düzenleniyor)Where stories live. Discover now