Bölüm 41

11.5K 777 56
                                    

Claire

"Neden bana ters ters baktığını hissediyorum? " dedim hala köşede bir yerlerde oturan Ethan'a.

"Senin yüzünden bu tabut gibi yerde sıkışıp kaldık. "

"Ethan benim suçum mu? Sadece benim mi?"

"E, senin suçun tabi ki ısrarla basıp durdun!"

"İlk çıkmak istediğimde izin versen böyle olmazdı!"

"İyilikten anlamaz bir aptal gibi davranmasan burada hiç olmazdık!" Sesi asansörün içinde patlamıştı. Onun olduğu köşeye doğru ilerledim.

"Ben, içimdeki sonsuz minnettarlık duygusundan ötürü seninle değildim! " dedim ayakkabılarım onun bacağına değiyordu. Tamamen karanlıkta bile onun nerede olduğunu bilmek kendime öfkelenmeme sebep oluyordu. "Bana sağladığını sandığın her şey benim de hakkımdı."

"Claire-"

" Benim de senin olduğu gibi mecliste bir yerim var! Bana verdiğin tek şey-" İçimdekileri boşaltmak iyi gelmişti ama devam edemedim. Sustum çünkü Ethan'ın nefeslerinin yüzeyselleştiğini fark etmiştim. "Ah, sözlerimden kaçmak için böyle ucuz salon numaralarına başvuracaktın neden burada kapalı kalmamıza sebep oldun?"

"Bu o değil- Biraz- Biraz- Duvarlar üzerimize mi geliyor?"

"Çocukluk etme. Hiçbir şey göremiyorsun bile. " dedim ayağımla bacağını dürterken. İnlemeye benzer bir ses çıkardı.

"Burada öleceğiz. Öleceğiz. Biliyorum. "

"Ethan- "

"Yeteri kadar hava yok. " Nefes alışverişlerine bakılırsa sadece onun beyniydi yeterli hava olmayan.

"Düzgün nefes almıyorsun ki!" diye çıkıştım. İçimdeki öfkeyi bastırmaya çalışsam da bir türlü galip gelemiyordum. Beni arkama sertçe itmesiyle başımı çarptım sivri bir objeye. Küçük bir kan sızıntısı hissetsem de hızlıca iyileşiyordu.

"HAVA YOK ÇÜNKÜ MORON!"

"Bağırıp durma bana!" Yaslandığı duvara vurduğunda asansör sallandı, bağırarak küfretti. "Bir şeylere vurmak zorunda mısın sürekli?"

"Burada kısılıp kaldık. Hiçbir şey yok. Ciğerlerimize giren hava sınırlı. Ne yapmam gerek? "

"Mantıklı değilsin. Söylediklerinin farkında mısın?"

"Beğenmediğin için üzgünüm!" Bir anda ayağa fırlayıp beni arkaya doğru itti. Kapıya doğru yürüdü hızla.

"Ne yapmaya çalışıyorsun?" Kapıyı aralamayı çalıştığını yüzüme çarpan bir düşünce dalgasıyla öğrendim. Neden böyle davranıyordu ki? Benimle burada kapalı kalma fikri o kadar mı kötüydü? Kapının sıkıştırılmış bir yayın serbest bırakıldığı andaki gibi güçlü bir şekilde geri kapandığını duydum. Ethan'ın sesini duymadan önce kendi ellerimde hissettim acıyı. Ona doğru hızla atıldım. Hiç düşünmeden parmaklarımı onunkileri ezan kapının arasına geçirdim. Tamamen kapalı değildi çünkü arasında Ethan'ın parmakları duruyordu ama yine de kapıyı ayıramıyordum. Fazla güçsüzdüm. Antrenmansızdım. Belki de Ethan'ı dinlemiş olmalıydım bu konuda. Daha fazla itici güce ihtiyacım vardı. Parmaklarımın acısı Ethan'ınkilerle karşılaştırılamazdı bile büyük ihtimalle ama gözlerimden yaşlar akmaya başlamıştı. Yardıma ihtiyacım vardı.

Kimseye ihtiyacın yok.

Vücudumdan çıkan bir enerji dalgasının kapının iki yanına çarptığını hissettim. Telekinezi. Eklemlerimden birinin pes ettiğini ve ayrıldığını hissetsem de Ethan ellerini çekene kadar bırakmadım.

Atlantis'in Beş Kurucusu (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin