Bölüm 5

29.4K 1.5K 120
                                    


Rüya görüyordum. Bunu fark edebilmiştim. Ama ne gördüğümü anlayamıyordum. Parça parça görüntülerdi. Yüzler görüyordum. Bir flaş patlaması gibi hızla görünüp yok oluyordu hepsi. Kendimi koşarken görmüştüm. Sonra nefes nefeseydim. Claire!

Uykumdan sıçrayarak uyandım. Gözlerimi açtığımda Ethan'ın gözleriyle karşılaştım. Tuhaf. Ürkütücü. Aklıma ilk gelen kelimeler bunlardı. Nefes nefese doğruldum. Nazikçe elini sırtıma götürdü. Ben nefesimi düzenlemeye çalışırken o da sırtımda küçük daireler çiziyordu. Gözyaşlarıma zar zor engel olabiliyordum. Bir süre -ben sakinleşene kadar- yapmayı sürdürdü. Böyle bir şefkat gösterisini ondan beklemiyordum. Hatta böyle bir şeyi yapabildiğini bile düşünmezdim.

" İyi misin şimdi? " dedi elini çekerken. Başımı aşağı yukarı salladım.

" Burada ne işin var? " diye sordum.

" Seni hissettim. Ne olduğunu görmek istedim. " diye cevapladı, ifadesizdi sesinde hiçbir duygu yoktu. Sanki yazılı bir metni okuyormuş gibiydi.

" Dünyanın en saçma ve anlamsız rüyasını gördüm. " diye açıkladım. Terlemiştim ve saçlarım boynuma yapışıyordu. " Ben gidip duş alayım. " dedim ben ayağa kalkarken o da kaşlarını çatmış bana bakıyordu.

Duşun altına girdiğimde kalbim hala deli gibi çarpıyordu. Rüyamın parçaları zihnime dağılmıştı ama hala etkisini hissedebiliyordum. Ethan'ın rüya gördüğümü hissetmesi ise daha da korkutucu bir detaydı. Ama bunu şimdi düşünmek istemiyordum bu yüzden üzerime akan sıcak suya odaklandım.


Duştan çıktığımda sıcak suyun yüzünden kıpkırmızı olmuştum. İçerideyken bu kadar sıcak olduğunu nasıl fark etmemiştim ki? Saçım hala havluya sarılıyken dışarı çıktım.

" Neden havluyla aynı renksin? " diye sordu Ethan, dalga geçmesini umursamayarak tekrar yatağın üzerine oturdum.

" Sen neden hala buradasın ki? Gördüğün gibi ölmüyorum. " Göz altlarındaki bariz yorgunluğa rağmen enerjik durmaya çalışıyordu. Dünden sonra ona hak vermeden edemezdim, ben de gece boyu rahatsız bir uyku uyumuştum. Boynumdaki bıçağı, derimi yarıp geçmesini unutamıyordum. Defalarca birinin tekrar boynuma bıçak dayadığını sanarak uyanmıştım gece. 

Ethan iç çekti birilerine mesaj atarken. Sonra oturduğu yerden başını kaldırıp bana baktı. " Claire, ne yapabildiğini görmemiz gerekiyor. "

" Bütün hastane katını dolaşıp herkese mucize dağıtmamı mı istiyorsunuz? " diye sordum. Başını iki yana salladı.

" Hayır, gerçek anlamda ne yapabildiğini. "

" Ethan, gerçek anlamda yapabildiğim bu. Ellerimle mucize yaratıyorum. "

" Pek mucize olarak nitelendirmezdim ben ama tabi ki de sen bilirsin. Ama hayır seni deneyeceğiz. " diye açıkladı. Ne kadar açıklama olarak kabul edilebilir tabi bu tartışılırdı. Yine de üstelemedim. " O yüzden gidip bir şeyler yiyelim. " dedi başıyla kapıyı işaret ederken. Saçımdan havluyu çekip aldı.

" Ne yapıyorsun? " diye çıkıştım. Saçımı çektiği için öfkeliydim. 

" Ne var? Onunla mı gidecektin? "


Burada geçen günlerimde fark ettiğim ilk şey öğün atlamayı sevmedikleri olmuştu. Ethan'ın bu kadar yemek yemesine rağmen nasıl bu kadar fit olduğunu anlamak güçtü. Herhalde beyniniz radyo anteni gibi olunca fazlasıyla kaloriye ihtiyacınız oluyordu.

Atlantis'in Beş Kurucusu (Düzenleniyor)Where stories live. Discover now