Bölüm 48

9.7K 669 38
                                    

Ethan

Kadehin içindeki buzları çevirirken Tom'un elini omzumda hissettim. " Buraya bayağıdır gelmiyordun." dedi barmene bir round daha işaret ederken. " Ne oldu?"

" Kafam çok dolu." dedim viskiyi tepeme dikip boğazımı yakmasına izin verirken. "Claire de kendine gelmeye başlayınca kendime Cam Bina'dan ayrılmaya izin verdim. Sen neden buradasın? Gördüğün gibi dağıtmıyorum."

" Zaten dağılmıştın da ondan. Tess, serada olduğunu söylemişti. Orada bulamayınca seni -"

" Claire'in çiçekleri oradayken dayanamadım. Tabloları sakladım, eskizleri bir şeylerin arasına sıkıştırdım ama çiçeklerden kurtulacak bir yer bulamadım." diye açıkladım bir kadehi daha elime alırken. Tom yanıma oturdu. Bana nutuk çekmesini bekleyerek kasıldım.

" Ah. " dedi sadece.

" Acıma bana. " dedim kadehi de tepeme dikerken. Kafamın içi bana lazımdı. Sarhoş olmam gerekiyordu.

" Acınacak bir şeyin yok." dedi omzuma vururken. Hislerini bildiğimi bilse de yalan söyledi. "Hayatta. 21 kişinin aksine. Claire kolaylıkla onlardan biri olabilirdi." Çok kolaylıkla. Fazla kolaylıkla.

" Bazen kalbinin kolumun altında atmayı bıraktığı an rüyalarıma giriyor."

" Kimse senin de etkilenemeyeceğini söylemedi ki. Ben de içindeki o boşluğu hatırladıkça bayılacak gibi oluyorum."

" Hayatta olmamalı."

" Şunu söylemeyi kes."

" Hayatta olması mantıklı değil."

" Kes."

" Nasıl hayatta kaldı ki?"

" Ethan bunu sorgulamayı bırakır mısın? Gerçekten başka bir şey söylemezsen seni-"

" Bugün ağladı." dedim bir tane daha işaret ederken.

" Ne?"

" Boynuma kendini fırlatıp ağladı."

" Ağrıları -"

" Rüyaları... Güçsüz düşünce zihnini kontrol edemiyor. Dostum, rüyaları çok kötü."

" Aiden'dan sonra -"

Başımı iki yana salladım. " Biri zihnini parçalamış."

" O ne demek?"

"John - Aiden bana öğretmişti. Nasıl anlatırım bilemiyorum." Küfrettim boş kadehi tezgaha çarparken. Cam parçaları etrafa patladı. "Bu işte. Biri bunu Claire'in anılarına yapmış." Sadece anılarına değildi. Tüm zihniydi. Ama bu sadece bir tahmin, bir iç güdü idi. Aiden daha fazlasını öğretmeyi reddetmişti. Eğer anılarıma güvenecek olursam.

Tom da nefesinin altından terbiyesiz bir şeylerin çıkmasına izin verdi. Barmene bakış atarken. "Ne kadar eminsin? Ne kadar kötü?" Kendisi hala tek kadehle uğraşıp duruyordu.

" Hiçbir fikrim yok. Bunca zaman fark edemedim bile. "

" Ama Claire'i toplu tutmayı başaran şey her neydiyse artık başarısız oluyor."

" Hiç böyle bir şey yaptın mı?" Kalbim durdu. Bu sorudan kaçıyordum işte tam olarak. Lanet olsun. Beynimi bir vızıltı esir aldı. Barın kırmızı ışıkları sönmeye başlıyordu. Elim bana yeni uzatılan kadehi sıktı. "Geri çevirebilir misin? "

" Hayır. " diye yalan söyledim kadehteki tek bir damlanın bile boşa gitmesine izin vermeyerek tükettim. " Ve, hayır. " İkinci sorusunu cevapladığımda Tom'un omuzları düştü.

Atlantis'in Beş Kurucusu (Düzenleniyor)Where stories live. Discover now