Bölüm 49 - Part 3

1.4K 103 11
                                    

Ertesi sabah bir eli ağzımda hissetmemle ses çıkarmaya çalışarak uyandım. Teresa'yı uyarmaya çalışarak. Bizi burada nasıl bulmuşlardı? Karşımda Tom'u görmek hiç de rahatlatıcı değildi.

Başıyla onu banyoya takip etmemi işaret ettiğinde edecek bir çift lafımla onu takip ettim. "Sen kafayı mı yedin?" dedim kapıyı kapatır kapatmaz. "Elini niye ağzıma kapatırsın ki!" Korktuğumu, kabuslar gördüğümü biliyordu neden böyle bir aptallık yapmıştı?

"Şşşş, sessiz ol. Claire, güçlerini ne kadar iyi kullanabiliyorsun?" Gözlerimi kırpıştırdım.

"Bir- bir sorun mu var? Bizi buldular mı? Gölge-"

"Bir saniye bir saniye. Çok yanlış anlıyorsun. " Eğilip buzdolabından bir kutu çıkardı. Kapağını açınca içinde karamelli bir pasta olduğunu gördüm. "Mumları yakmana ihtiyacım var. Yapabilir misin? Her yeri yakmadan."

"Çok güven dolusun bana bakıyorum da. " dedim kollarımı göğsümde kavuşturarak. Bir cevap vermedi.

"Bugün Ethan'ın doğum günü. " dedi Tom.

"Ah, Bilmiyordum. " Tabi ki de bilmiyordum bugün hangi gün olduğunu, hangi ayda olduğumuzu da. Tom'un gerçekten bu kadar düşünceli olması...arkadaşı olmak istemiştim.

"Çakmak almak için başka bir yere gitmeyi riske edemezdim. Yanık halde getirirsem moleküllerimi toplarken kendimi ateşe verebileceğimi düşündüm. O yüzden-" Parmaklarımın ucunda küçük bir alevin belirmesine izin verdim. Tom hafifçe güldü. Mumları pastaya dizdi. Sonra gergin bir şekilde mumları yakmamı izledi.

"Korkma, suratını yakmam. "

"Güçlerin konusunda- Bu konuda asla emin olamıyorum. Kişisel algılama. " Tabi, güçlerim hakkındaki düşüncesini ne diye kişisel olarak algılayacaktım ki. Benim yerime Christina alınabilirdi.

Pastayı şaşkın ellerimin arasına bırakınca neredeyse düşürüyordum. "Ne yapıyorsun?" dedim neredeyse ciyaklamıştım.

"Pastayı ona sen ver."

"O kadar riske girip sen alıp getirmişsin sen versene."

"Sevgilisi olan ben değilim. " Şu anda ne olduğumuzu bilmediğimizi belirtmek için ağzımı açtığımda Tom laflarımı geri tıktı. "Sakın sevgili değiliz deme bana değişik sularda yüzüyor olabilirsiniz ama sevgilisiniz. Birbiriniz için yaptıklarınıza bakılırsa hiç ayrılmamış gibisiniz. " diye kızdı bana o küçük banyo/mutfakta şimdiye kadar yaptığımız en samimi konuşmayı yaparken kendisi. "O yüzden pastayı al. Ağzını kapa-" Tam sinirlenecekken gerçekten ağzım açık ona baktığımı fark etmiştim. Dudaklarımı birbirine bastırdım. "İçeri git ve onu uyandır. "

"Ama Teresa-"

"Ethan'ın mumları onsuz üflemesi kimseyi öldürmez. Hadi git Claire. "

Başka itiraz edecek bir şey bulamayarak banyodan çıktım. Ethan'ın uyuduğu koltuğun önünde diz çöktüm pasta elimde hafifçe sallanırken. Umarım berbat etmezdim. Tom'un geride kaldığını fark ettim. Uyuyan bedenlerin arasında yalnızca ben vardım. Adını seslenerek Ethan'ı uyandırdığımda yerinden fırladı. "Ne- Ne oldu? Uyan-uyandım!" Sonra beni gördü. Bakışları yumuşarken gözleri parladı. "Nasıl? Sen biliyor muydun?" Ayağa kalktım pasta dirsek hizamda duruyordu Ethan'ın yüzünün karşısında.

Alevler bir anda renk değiştirdi, mor hale geldi. Ethan güldü. "Şunları artık üfler misin? Tom'a bir yerleri yakmayacağıma dair ufak bir iddiada bulunmuş olabilirim. " Ethan üfledi. Ama onun kaç yaşında olduğunu bile bilmediğimi fark ettim. Gözlerim dolsa da bu anı gözyaşlarıyla mahvetmek istemedim. Pasta ellerimden havalanıp bir köşeye doğru giderken Ethan ellerini belime doladı. Beni kendine çekmeden önce başını yukarıya kaldırdı. Benden izin istiyordu. Başımı salladım. "Bugün biraz daha iyiyim. " dedim bir krampın geçmesini beklerken. Ethan'ın elleri anında geri çekilecekken onları tutup aşağıya indirdim. Böylece yaralarıma dokunmuyordu. Bir şekilde kendimi dizinde otururken buldum. Kalbim o kadar hızlıydı ki tam odaklanamıyordum.

Atlantis'in Beş Kurucusu (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin