Bölüm 4

29.4K 1.6K 93
                                    

Kalbim güm güm atarken Ethan'ın bakışlarını üzerimde hissettim. Gözlerimi kapatmıştım ama bakışlarının beni delip geçmesi...

Tam olarak ne hissettiğimi açıklamak zordu, parmak uçlarımdan elektrik akımı geçiyor demek belki de en kolay ve en mantıklı açıklama olabilirdi. Yine de yaptığım şeyden emin olmamak beni korkutuyordu. Ya ona zarar verirsem? O zaman ne olacaktı? Ethan'ın ilk önce yanağındaki morarmaya başlamış kısımlar iyileşmeye başlamıştı. Sonrasında yavaş yavaş gözündeki morluklar da iyileşmeye başlamıştı.

Claire, çek elini.

Bu yeterli.

Beynimde yankılanan ses bana nefes almayı es geçtiğimi fark ettirmişti. Onu görmezlikten geldim. Gerçek değildi. Hafıza kaybım beynime her ne yaptıysa bu sesi de getirmişti. Ethan'ın duyup duyamadığını bilmiyordum ama duymadığını ummaktan başka şansım yoktu.

Claire.

Ses geri dönmüştü, aniden elimi çektim aramızdaki köprüden geçen çok daha farklı bir şey hissedince. Kafamdaki ses Ethan'ın sesi değildi. Birkaç adım geri çekildim, etrafımda başka kimse var mı anlamaya çalıştım. Tanrım, deliriyordum. Kesinlikle. Artık başka bir açıklaması yoktu bu durumumun. Teresa bana baktı, baktı, baktı. Uzun süre kimse bir şey ne söyledi ne de yaptı. Ne oluyor bilmiyordum. İki arkadaşın arasındaki bakışmalar kalbimin hızlanmasına neden olmuştu. Teresa sonra tekrar bakışlarını bana çevirdi. Bakışlarını bir türlü anlamlandıramıyordum. Gözleri kocaman açılmıştı ama yine de tuhaf bir yumuşaklık vardı bakışlarında.

" Claire dışarı çıkıp beni bekle. " diye emretti Ethan. Sırf kelimeleri kullanış biçiminden ötürü inadına orada kalasım vardı ancak bu ortamdan çıkmayı da çok istiyordum. Bu yüzden Ethan'ın dediğine uyup dışarı çıktım, Teresa'nın öldürücü bakışları altında.

Koridorda kimse yoktu, o kadar sessizdi ki kalp atışlarımı duyabiliyordum neredeyse. İlk önce içeride ne konuştuklarını duyamıyordum ancak sonrasında Teresa'nın sesi yükseldi. Resmen çığlık çığlığaydı.

" Onu burada istemiyorum! Ethan- Onun gibi olan en son kişiye ne olmuştu hatırlamıyor musun? Ethan, gönder onu buradan! "

" Teresa, sakin ol. " dedi Ethan onun da sesinin şiddeti yükselmişti.

" Burada kalamaz!"

" Hey, hey, sakinleş. " şimdi Ethan'ın sesi daha yumuşak çıkıyordu. " Güçlerini tam anlamıyla bilmiyoruz. " Acaba bağırdıklarının farkındalar mıydı? Ya da benim dışarı kovulmuş olsam da onları duyabildiğimin?

" Hayır, hayır, onu sen görmedin. Sana dokunduğunda onu sen görmedin! Ondan daha güçlü! " Ethan'ın bütün odağı bende olmuştu nasıl beni görememiş olabilirdi ki?

" Teresa, onu koruyacağım tamam mı? Lütfen-" sesi alçalmıştı artık onu duyamıyordum. Tanrım, beni göndereceklerdi. Beni göndereceklerdi. Birkaç dakika sonra kapı açıldı Ethan dışarı çıktı. Kollarımı kavuşturmuş ona bakıyordum. Bir şey söylemedi o da bana bakmaya başladı. Sonra derin bir şekilde iç çekti.

" Hadi seni odana götüreyim. " dedi sakince. Başımla onayladım. Nabzım sanki beynimde atıyordu beynim patlamak üzereydi. Asansöre kadar hiçbir şey konuşmadan yürümüştük. Ona bir şey sormaktan korkuyordum. Ne cevap vereceğini, nasıl cevap vereceğini tahmin edemiyordum.

Beni odama bırakıp çıktı, tüm öğleden sonrayı bu beyaz odada tek başıma geçirmek istemiyordum. Ama sanırım buna mecburdum. Etrafıma bakındım zaman geçirmek için yapabileceğim hiçbir şey yoktu. Yatağın üzerine oturdum, boş beyaz duvara bakıyordum sadece. Sonra pencereye döndüm. Dışarı baktım. Uzunca bir süre. Sonra gri bir bina gözüme çarptı. Daha iyi görmek için ayağa kalkıp pencerenin yanına gittim. Oturduğum yerden göremediğim hiçbir detaya sahip değildi yine de bir şekilde o kadar tanıdık geliyordu ki. Anılarım parmaklarımın ucuna sürtünüyordu ama bir türlü kavrayıp onları geri alamıyordum. Bir anda kapı açılınca yerimden sıçradım.

Atlantis'in Beş Kurucusu (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin