Bölüm 50 (Final)

14.9K 675 165
                                    

Ethan

Claire içeri girer girmez beton zemine bir ateş topu gönderdi içeriyi aydınlatmak için. Tom binanın içine girdiklerini ve boş olduğunu söylediğinden beri içimde biriken bir hayalkırıklığı vardı. Birilerinin bize yardımcı olacağını umut etmişti bir kısmım ama bomboş betondan bir binaydı.

"Işık bizi ele verir ne yapıyorsun?" diye çıkıştı Tom. Teresa'nın baygın vücudunun önünde diz çökmüş Claire'in üzerine yürüyordu. "İstediğin şey bu değilse tabi!"

"Kapa çeneni, hala kurşunu bulamıyorum!"

"Ölüyor!" dedim Tom'u geri çekerek. "Bırak da yardım etsin!"

Claire bir dizi uzun nefes aldı hala iki parmağı Teresa'nın içindeki yaradaydı. "Atardamarı delmiş. Galiba. "

"Ne demek galiba?" diye bağırdı Tom.

"Emin değilim. Çok fazla kan var ve nabzına göre fıkşırıyor. Atardamar olması gerek. "

"İyileştir onu." dedim Claire'in yüzündeki ifadeyi anlamlandırmaya çalışırken.

"Uğraşıyorum. Kurşunu çıkarmadan ne kadar faydalı olacak bilmiyorum. " dedi iki elini de Teresa'nın üzerine koyarken. Kaşları çatıldı. "Onları buradan çıkartmam gerektiğini ben de biliyorum sadece nasıl onu bilmiyorum. " dedi kendi kendine. Düşüncelerini okuyamıyordum. Birden parlamaya başladı. Etrafında hale oluşmuştu yine. Ama gözleri kendi normal rengindeydi. Teresa'nın yarası kapanmaya başladı. Göz kapakları titremeye. İnleyerek uyandığında ancak Claire elini çekmişti. Claire kanlı elleriyle yavaşça Teresa'nın başını okşadı. Sonra başını kaldırıp bize baktı. "Bu onu ne kadar tutar bilmiyorum. Doktora ihtiyacı var, kanamayı durdurdum ama-" Başımı salladım. Defalarca deşilmekten zayıf düşmüştü büyük ihtimalle. Hala kendi bacaklarına sızmaya devam eden bir kanaması vardı. "Sizi buradan çıkarmam gerekiyor. Gölgeler geliyor." dedi tekrardan boş boş bakmaya dönerek. Gerçekten de bize yaklaşıyorlardı. Bu kadar ışık gösterisinden sonra tabi ki de normaldi yerimizi ele vermemiz. İlk başta tahmin etmemeleri bile garipti.

"Ne yapacaksın?" diye sordum. Ama bana cevap vermiyordu. "Claire!" İlerideki boş duvara doğru ilerledi. Kollarını tekrar beyaz bir ışık kapladı. "Claire ne yapıyorsun?" Elini duvara dokundurduğu an duvar tamamen beyaz ışık oldu. Tom'un yanımda küfrettiğini duydum.

"Geçin!" dedi Claire.

"Bu da neyin nesi?" diye sordu Christina. Ön kapıyı kırmaya çalışan sesleri duyunca hepimiz panikle o tarafa döndük. Ne yapacaktık şimdi?

"O şey lanet bir portal. " dedi Tom, Teresa'yı yerden kaldırmaya çalışırken. Portal mı? Bu- bunu yapabildiğini bilmiyordum. Hiçbirimiz bilmiyorduk. Tom büyülenmiş gözlerle portala baksa da her an Claire'in üzerine atılmaya hazırdı.

"Onların gerçek oldu-"

"Diğer Taraf'a olan bir tane var. " dedim Christina'nın sözünü keserek. Burada imkansız olan Claire'in bunu nükleer enerjiden değil de yoktan var etmesiydi. Claire'in yanına doğru yürümeye başladım.

"Ethan! Deli misin? Bizi yeniden Gölgeler'in kucağına düşürecek! Dur! "

"Bana bakın! " diye bağırdı Claire. Ona baktığımda kendi gözleri yerine tekrar o turkuaz gözleri gördüm. Ne oluyordu? "Tom bana güvenip güvenmemen umurumda değil! Yaşamak istiyorsan şu lanet geçitten geçeceksin! Gölgeler dışarıda, onları daha ne kadar dışarıda tutarım bilmiyorum ama Claire siz olmadan hiçbir yere gitmiyor! O yüzden k*çlarınızı kaldırın ve geçin!"

"Claire-"

"Seni itmem gerekirse iterim Ethan. " dedi Claire tehditkar gözleriyle. Claire'e güvenmem gerektiğini biliyordum. Ama bir türlü oradan geçmeye kendimi ikna edemiyordum. "Bana güvenmektense Gölgeleri mi yeğliyorsunuz?"

Atlantis'in Beş Kurucusu (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin