Bölüm Değil Yazar Soruyor

14.6K 531 63
                                    

15/01/22

Tamam neredeyse on yıl sonra gelen bir ekleme bir düzeltme. Belki de bir itiraf. Bu aslında artık yayınlamış olduğum bir hikaye. Yayınlamış olduğumuz bir hikaye olarak sayılabilir. Aşağıya yazdığım örnekten sonra çok değerli biriyle tanıştım, aklı biraz daha fesat olana daha iyi çalışsa da bu hikaye parçasını bu halinden alıp başka bir şeye çevirdi. Karanlık, twisted, bir found-family hikayesine çevirdi.

Neredeyse iki yıldır, Atlantis'in Beş Kurucusu'nu baştan yazmama yardım eden iki arkadaşım bu hikayeyi de dünyanın en klişe üç paragrafından alıp başka bir şeye çevirdiler.

Bu hikaye Reflection. Profilimde öylece duran kimsenin okumaya tenezzül etmediği, hatalarla dolu olan Reflection.

Devam etmemişim gibi gözüküyor çünkü o kadar taslağa ve bölüm fikirlerine rağmen Reflection bizim için farklı bir şeye dönüştü. Yarattığımız karakterleri ne kadar sınırlarına itebileceğimizi deneyebileceğimiz konuşma geçmeden yazabileceğimiz kaç paragraf olabileceğini denerken. Aynı zamanda olmayan yeteneklerimizi geliştirmeye çalıştığımız bir deneme tahtasına dönüştü.

Daha grafik, daha vahşi neredeyse sapkınlığın sınırında yazılmış taslaklar okudum. Karakterlerin mental sınırlarını zorlamaya çalıştığım bunu betimleyebilmek için kalemimin güçlü olmasını istediğim asla alamayacağım bir eğitim için içimden dilek tuttuğum taslaklar yazdım.

Neden ne olursa olsun bölümleri yazmadın diye soracak olursanız. Bunları tuttuğum klasörümde Fransızca taslaklar bile var. Tek kelime Fransızca bilmiyorum. Tek kelime bilmiyorum ama yazan arkadaşım o dilde yazmakta rahat olduğu için yazdıklarını o şekilde biriktirdi. Bazılarınızın yorumlarda iddia ettiği gibi insanların gözüne yarım yamalak dil bilgimi sokmak için o kelimelerin hangi kelime olarak düşünüldüğünü yazmıyorum. Farklı bir dilde aynı kişi olmuyorsunuz. Bunun için Atlantis'in Beş Kurucusu'nda bile yazdığımız taslaklardan çıkardığım kelimeler, sansürlediğim kelimeler hatta tamamen kesip attığım bölümler oldu. Bazen fark ediliyor, bazense sadece tuhaf bir olay örgüsü olarak kalıyor. Ama İngilizce halinin yayınlanmasına izin verdim. Teresa'nın ettiği küfürlerin sadece satır arasında terbiyeli bir not olarak geçiştirilmediği, Ethan'ın innuendolarının utangaçça geçilmediği bir versiyona onay verdim. Tıpkı bu hikayedeki gibi, yani langua francası olmayan taslak yığınından başka bir şey olmayan, üçümüzün açıp okumayı sevdiği bir ruhlarımızla örülmüş kargacık burgacık bir şey çıktı ortaya. Onlarca Pinterest boardunun arkasına saklanmış bir korkaklık olarak kaldı.

Ama sizinle yine de bunlardan birkaçını paylaşmak istedim. Eski örneği burada bırakarak hikayenin ne yönde değiştiğini görmeniz için.


(Reflection'ı belki tamamen kaldırıp yeni halini yeni bir çalışma olarak ekleyebiliriz. En azından bir kaç ay okuyucuları doyuracak örgü sağlamlığına ulaştığında.) Alttaki örnekten çok farklı yerlere yelken açtı. Mary, artık Maris oldu. (Ne kadar farklı gördünüz değil mi gözleriniz yaşarabilir.) Bir lise öğrencisinden freelance bir ajan/hitman a dönüştü. En sevdiğimiz türü tekrar kullandık: Robotlarla büyücülerin aynı anda yer aldığı, fantastik unsur ve pik yapmış bilimin arasındaki çizginin muğlak kaldığı bir hikaye olacak. Cyborg yarı tanrılar, ruhu ve bedeni uyumsuz olan insanlar, bir miktar da fazla hastane draması izlemiş olmanın etkisiyle gereksiz detaylı hastalıklar. (Hurt/comfort ve wump yeryüzündeki en iyi troplerdan biri olduğu için değil kesinlikle.)

Eğer bunun bir bölüm olması umuduyla açtıysanız çok çok çok üzgünüm ama değil. Ama size bir haber vereyim artık daha fazla aksiyon olacak ve hepsi daha fazla yetenek kullanacak. Bir spoiler daha birinin başka bir yeteneği daha ortaya çıkacak ama Christina veya Claire'in değil. Bir şey daha en az 80. bölüme kadar uzatmaya karar verdim. Belki 100. bölümü bile görürüz beraber.

Herneyse bu bölümü yazmamın nedeni aklımda başka bir hikaye kurgusunun daha olması.Şu şekilde olacak:

Yine çığlıklarla uyandım yine aynı rüyayı görmüştüm. Nate yine kendi odasından koşarak gelmişti. Bundan sonra zor uyuyacağımı biliyordu bu yüzden gülümseyerek kenara kaymamı söyledi. O benim en iyi arkadaşımdı. Hatta abimdi. Aslında aramızda yaş farkı yoktu ama. Omzuna başımı yasladım. Uyumaya çalıştım ama pek başarılı olamadım çünkü gözümü kapattığım anda aynı görüntüler yine gözümün önünde beliriyordu. Ailemi küçükken kaybetmiştim yüzlerini zar zor hatırlıyordum. Nate, annesi ve Nate'in üvey babasıyla yaşıyordum.

Ailem ve Nate'in babası biz daha dört yaşındayken gözlerimizin önünde öldürülmüştü. Kimse ceza almamıştı. Çünkü somut kanıt yoktu şahit vardı ama onlara kim inanırdı ki yalan söylemek zorundaydılar. Aslında her şeyi söyleyebilirlerdi doğru olan şey hariç her şeyi.

Ah, burayı anlatmayı unuttum! Benim dünyama hoş geldiniz! İnsanların doğruları söylemesi yasak. Hırsız olabilirsiniz, katil ya da seri katil bile somut bir kanıt olmadığı sürece paçayı kurtarırsınız. Tek bir şey sizi somut bir kanıt olmadan içeri attırır hatta öldürür gerçeği söylemek.

Nate'e baktım çoktan uyumuştu. Gözlerimi kapattım tam uykuya dalacakken alarm çalmaya başladı. Nate'i uyandırmamaya çalışarak banyoya gittim ve saçlarımı at kuyruğu yaptım. Üzerimi giyindim. Sonra onu uyandırıp aşağı inmesini söyleyip dışarı çıktım.

Nate'in annesi Mary –artık benim de annem olmuştu- kahvaltıyı hazırlamıştı bile. Mutfaktan muzlu pancake kokusu geliyordu. Ve ananas suyu hem de taze sıkılmış. Masaya oturdum ve kahvaltı yapmaya başladım. Nate biz kahvaltıyı bitirdiğimizde aşağı inebilmişti. Kahvaltıya zamanı kalmamamıştı. Masadan bir pancake alıp ağzına tıktı. Saçları hala biraz da olsa karışıktı. Galiba yarı uyur bir şekilde hazırlanmıştı yine. Ne de olsa bütün gece benim yüzümden uyuyamamıştı. Beni  de kolumdan tutup kapıya sürükledi. Range Rover'ı kapının önünü işgal ediyordu.

Okulda arabadan indiğimizde bir ses duyduk. "123, 456 bekleyin çocuklar!"

Ah doğru ya bunu da söylemeyi unuttum. Ama siz de gerçeklerin söylenmesi yasak olan bir yerde insanların gerçek adlarını kullanmalarını bekleyemezdiniz ya. Nate'in dışarıdaki adı 123'tü gerçek adını sadece ailesi ve ben biliyorduk.Ben de Nate'in tuhaf arkadaşı 456'ydım. Gerçek adım mı? Hımmm....Sanırım onu asla öğrenemeyeceksiniz....

Bu kurgu hakkındaki düşüncelerinizi öğrenmek istiyorum. Eğer beğenirseniz Atlantis'in Beş Kurucusu'ndan sonra bunu yazmaya başlayabilirim. Lütfen yorum yapın ve görüşlerinizi belirtin lütfen.... 

Atlantis'in Beş Kurucusu (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin