Bölüm 42

11.3K 664 39
                                    

Claire

"Yorgun görünüyorsun." dedi Teresa ben banyodan çıkarken. Saçlarımı havluya sarıp karşısına oturdum. Başımı koltuğun koluna koydum.

"Normal değil mi sence?" dedim gülümseyerek. Üzerimdeki ter kokusunu attığım için minnettardım şu anda. "Bütün gün asansörde hele ki Ethan'la kalmak gerçekten tüketici bir iş. Neden öyle davrandığını bir türlü anlayamadım. Oturup sizi beklesek bu kadar olay olmayacaktı. "

Teresa dizlerini kendine çekti. "Ah, " dedi yumuşak bir sesle, eli yavaşça ensesine doğru hareket etti. Bunun da mı Teresa'nın yaralanmasıyla bir ilgisi vardı? Yoksa sadece gergin olduğundaki bir tik miydi? "Claire, Ethan aşırı derecede klostrofobik. " Bana bakarak iç çekti. "Anlamış olduğunu düşünmüştüm. Belki de sana o zaman söylemem gerekiyordu." Klostrofobinin ne olduğunu açıklamasını beklesem de asla beklediğim şey gelmedi. "Daha panik yaratmak istemedim. " diye devam etti.

"Klostrofobi, yani asansörlerden mi-"

"Senin neyi bilip bilmediğini anlamak çok zor. Hayır, sadece asansörlerden değil. Kapalı, dar alanlarda kalmaktan korkuyor."

Gözlerimi devirdim. "Tess, bunu söylemen gerçekten orada işe yarabilirdim. Bir süreliğine kalp krizi geçirdiğini düşündüm. " Böyle bir şeyi kendi kendime nasıl anlayacağımı düşünmüştü ki?

Anlayabilirdin. Beynini kullanmayı seçseydin.

"İçeride ne kadar kötüydü?"

"Oldukça. " dedim Teresa'ya biraz sinirlenmeden edemeyerek. "Öleceğimizi sandı. " dedim sadece yaşadıklarımızı nasıl anlatayacağımı bilemeyerek.

"Sana- Sana bir şey yapmadı değil mi?"

"Ne, hayır. Uzun bir süre boyunca parmakları kırıktı zaten. Ama Ethan'a hak vermem lazım. Asansör düşerken ben de bir süreliğine öleceğimizi sandım. "

"Şimdi... Şimdi iyisin değil mi ama? "

"Tabi ki de. Oradan çıktık değil mi? Nedense içimdeki bir ses yaşadığım en kötü şeyin o olmadığını söylüyor."

"Claire, tabi ki de. Yaşadığın en kötü şey asansörde Ethan'la dört saat geçirmek olsaydı-" Durdu. Cümlesinin nereye gittiğini ancak ağzından çıkınca fark etmişti.

"Böyle olmazdım. " diye tamamladım onun yerine. "Tess bunu söyleyebilirsin. Mental açıdan en sağlıklı kişi olmadığımın farkındayım. " Ayağa kalkıp bana doğru yürüdüğünde ne yapmaya çalıştığını anlamak için bayağı bir güç sarf etmem gerekti. "Ne yapıyorsun?" dedim yanıma oturup iyice bana yaklaşırken. "Ah,peki, taaammamm." Kollarını bana sardı.

Tom odaya ışınlanınca Teresa geri çekildi. Elinde içindeki her neyse dumanı tüten bir kap vardı. "Yemek getirdim, " sonra etrafına bakındı. "ama her zamanki gibi tabak getirmeyi unuttum. " Tekrardan gidip geldiğinde elinde tabaklar vardı.

"En azından bu sefer porselen." dedi Teresa birkaç kere plastik tabak ve çatallar yüzünden tartışmışlardı. Tom yalnıza gülümsedi. O da yorgundu sanırım.

"Ethan nerede?" diye sordu Teresa, Tom'un sehpaya bıraktığı tabaklardan birini alıp içine makarnadan koyarken.

"Bıraktığınız yerde. Sanırım biraz daha yalnız kalması gerekiyor."

"Ne yaptı?" diye sordu Teresa diğer bir tabağı bana uzatırken.

"Tahammül edemeyeceğim bir şey değil. Bu seferlik özellikle de."

"Elini yeniden kırabilirim." diye önerdim yarı ciddiyetle.

"Benim tarafımı tutuyor olman kalbimi ısıttı." dedi Tom elini kalbine götürerek. "Narin kalbim buna dayanamaz."

Atlantis'in Beş Kurucusu (Düzenleniyor)Where stories live. Discover now