Bölüm 11

23.5K 1.1K 88
                                    

Geri döndüm (alkış bana). 

~~~~~Ethan~~~~~~

" Nereye kayboldun sen? " diye sordu Teresa arkamdan, yüzümü ona döndüğümde gözlerini ovuşturuyordu.

" Rahatsız olmasını istemedim. " diye cevapladım. Yarı doğruyu söylemiştim. İşin gerçeği bu işe bulaşmak pek de istememiştim, ben hastabakıcı rolünü üstlenmekten hoşlanmıyordum. Diğer sefer bu kadar ilgilenmemin nedeni Teresa'nın neredeyse kızı öldürüyor olmasıydı, bu sefer- bu sefer kendisi iyileşebilirdi. Ama aynı zamanda da doğruyu söylemiştim çünkü ona dokunduğumda utançtan yanakları tekrar kızarmıştı. Bu umursamadığını göstermezdi sadece gerçekten hasta olduğu gerçeğine katkıda bulunurdu.

" Pek umursuyor gibi değil. " dedi Teresa kollarını havaya kaldırıp gerinirken. " Banyoya giderken çıplaktı. " diye belirtti. Sonra bakışları elimdekine kaydı.

" Sen ne ile oynayıp duruyorsun? " diye sordu en sonunda elimdekini almaya çalışırken.

" Claire'in bileğindeydi. " diye açıkladım almasına izin verirken, bir kısmı yanmıştı. Gerçi yataktaki örtülerin çoğunu yaktığı düşünülürse bunun bu kadar az zarar görmesi mucizeydi.

" Ben görmeden almış olmalı. İlk defa gördüm. " dedi sonra gözlerini kısarak bana baktı. " Sen neden içeride değilsin? "

"Bilmem. Sanırım hastabakıcıyı oynamaktan s- "

Kollarını göğsünde kavuşturdu, yüzüne yarım bir gülümseme yayıldı. " Sıkıldın değil mi? Sıkılacağını biliyordum. " dedi elini yüzüne götürürken. Tabi ki de bundan memnun olmayacaktı çünkü bu anlaşmanın da biteceği anlamına geliyordu. Sonra başka bir şey söylemeden ya da benim cevaplamamı beklemeden arkasını dönüp gitti.

Ne yapıyorsun?

Cevap vermedi. Arkasından öylece bakakaldım.

~~~~~~Claire~~~~~~

Beni uyandıran Teresa'nın eli olmuştu, nazik ve soğuk. Gözlerimi açtığımda etrafın aydınlandığını görmüştüm. Bana gülümsedi ama bu gülümsemesinde farklı bir şey vardı, içtendi.

" Bunu üzerine geçir. " dedi yavaşça bana koluna attığı geceliği verirken. Ondan alıp, doğruldum geceliği başımın üzerinden geçirdim. Hafifçe teşekkür ettim.

" Ethan nerede? " diye sordum o masanın üzerindeki tepsiyi alırken. İlk önce duymadığını sanmıştım tam sorumu yineleyecekken cevap verdi.

" Uyuyor. " dedi bana doğru gelirken. " Tüm gece senin başındaydı. Biraz dinlenmesi için kovdum. " diye ekledi tepsiyi komodinin üzerine bırakırken.

Yalancı. Yalancı. Yalancı. Yalancı...Dedi beynimdeki ses, görmezden gelmek için çabalamam gerekmişti.

" Kendin yiyebilecek misin? " diye sordu tepsinin üzerindeki kaseleri işaret ederken. Başımla onaylayarak kaselerden birini aldım. Baharatlı bir kokusu vardı. İçinde ne olduğunu anlayamıyordum. Aslında içinde ne olduğunu anlayabiliyordum ama çorbanın ne olduğunu anlamamıştım. Her bir kaşıkta ağzıma gelen şeyler farklıydı; kereviz, patates, fasulye, et, kabak, kale... Kabul etmeliydim ki uzun zamandır yediğim en güzel şeydi. Teresa kendisininkini büyük bir hızla bitirmişti, benim bitirmemi bekliyor gibiydi.

" Nasıl hissediyorsun? " diye sordu elimdeki boş kaseyi alırken. Neden umursuyordu ki? Yine de rahatsız edici bakışlar atmak yerine cevap vermeyi seçtim.

" Daha iyi sanırım. " dedim dizlerimi kendime çekerken. " Neden bilmiyorum ama rahatlamış gibi hissediyorum, sanki içimdeki bir şey çıkmayı bekliyormuş da sonunda çıkmış gibi. "

Atlantis'in Beş Kurucusu (Düzenleniyor)Where stories live. Discover now