Bölüm 17

19.6K 934 146
                                    

Birisi elime dokunduğunda yerimden sıçradım, Ethan endişeli gözlerle bana bakıyordu. "Normalden daha dalgınsın. Dışarı çıkmak ister misin? " dedi Teresa ile Chris hararetli bir şekilde ne hakkında olduğunu anlamak için başını fazlaca kaçırdığım bir tartışmaya gömülmüşlerdi. Tom arada bir nazikçe ikisini ayırıyor ufak yorumlar yapıyordu. "Claire, söylediklerimi duymuyor musun? " dedi Ethan. Yanımda masaya yaslanmış duruyordu. "Sana on beş dakika önce dışarı çıkmayı teklif ettim. " dedi parmaklarını elimin üzerinde gezdirirken.

"Özür dilerim. " dedim yüzümü kapatırken. Bir türlü ana odaklanamıyordum sanki beynim burada olmak için fazla meşguldü. Teresa'nın sesi daha da yükseldiğinde irkildim.

"Hey! Bunu bağrışarak çözemeyiz. " dedi Ethan doğrulup arkadaşlarına doğru yürürken.

"Bunu senden duymak da..." diye yorum yaptı Teresa. Chris gülmemeye çalıştıysa da pek başarılı olamadı.

"Bunu herhangi bir şekilde çözemeyiz zaten. " dedim ama hiçbiri beni duymuş gibi davranmadı.

Yorum yapacaksan dışından yap. dedi Ethan. Ah, yine telepati kullanmıştım.

"Sen bu meseleyi bizim üzerimize attın. " dedi Tom haklı olarak. "Başka nasıl çözmemizi bekliyorsun?"

"Konu hakkında kolektif olarak hiçbir fikrimiz yok. " dedim üçü de bana sanki ilk defa konuşmuşum gibi baktı. "Yani, benim birçok şey hakkında hiçbir fikrim yok. Hafıza kaybı falan. Ama herhangi birinizin benden fazla bir yanı olduğunu düşünmüyorum. " diye ekledim. Tom hafifçe elini kaldırdı.

"Polisiye romanları bu konuda ekspertiz sayılmaz. " dedi Teresa arkası Tom'a dönük olmasına rağmen. "İndir elini, Tom." diye ekledi. Ethan boğuk bir sesle güldü.

"Ne yapacağız peki? Sonunda Miles'ı olaya dahil mi edeceğiz?" diye sordu Chris. Ethan'ın kaşları çatıldı. "Bak, Teresa ilgili bir şeye polislerin çok karışmasını istemiyorsun farkındayım. Özellikle de diğer olayla ilgisi olabilecekken ama Miles zaten üstünü örtmemize yardım etmişti. Bence, bence ondan yardım isteyebiliriz. Bu kadar ketum davranmak zorunda değiliz. "

"Bence de. " dedi Tom biraz güvensiz bir şekilde. Ethan'ın ne tepki vereceğini o da bilmiyordu anlaşılan. Ethan, şansımıza sadece başını iki yana salladı. Tom nefesinin altından bir şeyler söylese de ben duyamayacak kadar uzaktaydım.

Tom ve Teresa yemeğe gitmek için ayrılmıştı ama tek nedenin yemek olduğunu sanmıyordum. Tom açıkça Ethan'a sinirliydi. Tekrar ediyorum: Haklı olarak. Bu ne yapabileceğimiz ne de yapmamız gereken bir şeydi. Ethan inatla burada oturmaya devam ediyordu. Chris bir şeyler geveleyerek çıktıktan sonra ikimiz kalmıştık. Teresa ve Tom'un peşinden gitmeme nedenimi tam olarak bilmiyordum ama nedense Ethan'ı yalnız bırakmak istememiştim. Aslında bana geçen olan davranışından dolayı onunla hala ne yapmak istediğime karar verememiştim ama- Yine de buradaydım işte, elimi omzuna götürüyordum. Başını kaldırıp bana baktı.

"Senin neden gitmediğini hala anlamadım. " dedi gözlerimizi denk getirmeye çalışırken. "İlk giden sen olursun diye düşünmüştüm. Bu işe baştan karşıydın. "

"İnan, benim de fikrim yok. " dediğimde güldü, gözlerine yansımadı ne yazık ki. İç geçirdim.

"Hadi biz de gidelim. " dedi ayağa kalkarken parmaklarını parmaklarıma doladı. Elimi çekmek istedim. Elimi çekmek istemedim. Ne yapmak istediğimi bilmiyordum. Ethan'ın tereddütümü hissetmiş olacak ki elimi bıraktı. Bir yanım geri uzanıp elini tutmak istediyse de yapmadım. En azından bir özrü hak ettiğimi düşünüyordum. Ama onun yerine başka bir şey söyledi. "Başarını kutlamayacak mıyız? " diye sordu. Şaşkınlıkla ona bakıp kaldım. Tüm düşüncelerimi duyarken biraz öncekini duymamış olması imkansızdı. Görmezlikten geliyordu. Ama özrümü almadan hiçbir yere gitmeye niyetim yoktu. İmalı bir şekilde gülmeye çalıştım. Ama beklediğimden daha öfkeli çıkmıştı.

Atlantis'in Beş Kurucusu (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin