Bölüm 50

9.7K 679 17
                                    

"Anlatmayacak mısın?" diye sordu Tom.

"Ethan'ın burnuna bakar bakmaz. " dedim Ethan'a eğilmesini işaret ederken. Ethan bezi burnundan çekti, kırılmış olmalıydı sola kaymış görünüyordu. Elimi burnuna değdirdiğimde irkildi. Oturtturmak zor olacaktı, kemiklerde de hasar vardı sanırım. Sanırım birçok defada da olduğu gibi anahtar kelimeydi. Burnunu sadece parmaklarımla hissederken ancak tahminde bulunabilirdim. Ama parmakları kadar zor görünmüyordu. "Otur. " dedim yanıma hafifçe vururken. Bacaklarını uzatıp yere oturduğunda bacaklarımı onun iki yanına atmış olacak şekilde üzerine oturdum. Kaşını kaldırıp bana baktı. "Ellerini omuzlarıma koymak isteyebilirsin. " dedim. Bana vurmasını istemiyordum, özellikle de karnıma. 

"Bunu nasıl yapacağını biliyor musun ki?" diye sordu ben burnuna dokunduğum sırada gözleri tekrar yaşarırken.

"Merak etme güzel yüzünü bozmayacağım. Kalem ya da benzeri bir şeyi olan var mı?" diye sorduğumda Ethan gerildi. Christina saçını topuz yapmakta kullandığı çubuklardan birini uzattı. Biraz inceydi ama iş görmek zorundaydı. "Ethan, parmağımı burnuna sokmak istemiyorum bu daha kolay olur. Kemikleri hizalamam lazım. " Ethan önümde otursa da beni tekmelemesinden korktuğum için bacaklarının üzerine oturuyordum ama yine de Tom'dan onu tutmasını istemeyi düşündüm bir süreliğine. Vazgeçerek parmaklarımı burnunun iki yanına yerleştirdim. İlk önce kıkırdak mı yoksa kemiğimi oturtturmam gerektiğini bilmiyordum ama fark etmeyeceğini ummaktan başka şansım yoktu. "Üç. " dedim kendi kendime. Kıkırdağı yerine yerleştirirken Ethan elleri omuzlarımı sıktı. Özellikle sol omzumdan ufak bir çıtırtı yükseldi. 

"Bir ve ikiye ne oldu?" dedi öfkeyle. Alnı benimkine değecek kadar öne eğilmişti. Yeni oluşan ter damlacıkları benimkine bulaşıyordu.

"Bebeklik etme. " dedim Christina'dan aldığım çubuğu burnuna iterken. Belki de o uzanırken bunu yapmalıydım ama artık çok geçti. Çubuk ilerleyince Ethan öğürdü. "Sıfır anestezi ile içimden metal kolon çıkardınız. Ethan, ölmezsin. " dedim hala omuzlarımı sıkmakta olan elleri titrerken. "Tercihen üzerime kusmazsan da sevinirim. " Kenardan bastırarak çubukla birlikte kemikleri yerleştirmeye başladım. Her seferinde vücudu sarsılıyordu.

Sonuncusunu yerleştirdiğimde gözlerinden yaş gelmişti. Son bir kez özür dileyerek ellerimi burnuna yerleştirip iyileşmesini sağladım. Geri çekilip çıkardığım işe baktım. "Başka renk değil. Bence başarılı oldu. " dedim üzerinden inerken.

"Eskisinden daha güzel olması beni şaşırtmalı mı?" dedi Teresa. Gerçekten de kazayla eski halinden daha düz bir burun yapmıştım. "Estetik ameliyat olursam beni iyileştirir misin? "

"Beni öldürmeye çalışmadıkları zaman söz veriyorum. " dedim Ethan'ın burnunu ellemesini izlerken.

"Teşekkür ederim. " dedi Ethan.

"Ben kırdım. O yüzden teşekkür edilecek bir şey yok. "

"Harika bir sol kroşe idi ama. " dedi Teresa. Tom başıyla onaylarken güldü.

"Ona bir şeyler öğrettiğime inanmanız için burnumu mu kırması gerekiyordu?" diye sordu.

Onlara planımı anlatmaya başladım. Teresa planın gereksizce karışık olduğunu savunuyordu. "Ethan'ın benim baştan beri sizden biri olduğuma inandırabilmesi için zamana ihtiyacı var. Tek seferde en fazla iki kişi olmasını riske edebiliriz. Ethan'ın beyninin patlamaması için."

"Tamam ama niye o barakada? Başka bir yer olmaz mı? Cam Bina'da bir oda bile olabilir."

"Orada işlerin çığırından çıkması daha olası. Şehir merkezine, dolayısıyla polislere çok yakın."

Atlantis'in Beş Kurucusu (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin