Bölüm 15

21.4K 1K 79
                                    

Ertesi sabah Ethan odama girdi. "Kapıyı vurmayı ne zaman öğreneceksin? " diye sordum sinirle.

Hiç umursamadan yatağın yanındaki koltuğa oturdu. "Dünden beri burada oturmuş öylece duvarı mı izliyorsun? "

"Ne yapmamı bekliyordun? Arkadaşlarımla dışarı çıkmamı mı? Yürüyüşe gitmemi mi? "

"Sinirlisin. "

"Değilim. Ethan, sizden başka kimseyi tanımadığımı unutup duruyorsun. " Ya da bu durumu yüzüme vurmaktan zevk alıyordu basitçe.

"Neden?"

"Ne?"

"Neden sinirlisin? " diye sordu benim dediklerimi bir kez daha görmezden gelerek.

"Sinirli olmadığımı biraz önce söyledim. Dinlememeyi seçtin. " Yatağın üzerinde yer değiştirdim. Artık dolaba doğru değil ona dönük oturuyordum.

"Umursamamayı seçtim. Çünkü doğruları söylemiyordun. "dedi benimle aynı anda. Gözlerimiz buluştuğunda içime doğru hafif bir sakinlik dalgası yayıldı. Önceki gece yaşananlar aklıma hücum etti. Partiden ayrıldıktan hemen sonraki kısım. Kafasında onca şey olmadan sakin bir şekilde kendi olan Ethan. Gözleri aynı samimiyetle parlıyordu şimdi. "Geceden beri canını sıkan bir şeyler var. Gözlerini devirme, Claire. Ceset değil canını sıkan. " Dizlerinin üzerinde dirseklerini kaydırdı. Ellerini birleştirmiş başını üzerine koymuştu. Gözlerini yukarı kaldırdı. Ona daha uzun süre kızgın kalmak istiyordum. Ona bakmamam gerekiyordu bunu yapabilmek için. Ayağa kalkıp ona sırtımı döndüm. Bileklerimi başımın üzerinde birleştirdim. Birkaç kere nefes aldım. Ona patlayıp bağırıp çağırmak çekici görünse de aşırı ve alçak bir hareketti. Özellikle de arkadaşının odasında bir ceset bulmuşken. Benim problemlerim dert edilmesi gereken en son şeydi. Şikayet bile etmemem gerekirdi.

"Bir şey olduğu o kadar belli ki. Sense söylemiyorsun ve tuhaf davranıyorsun. Sinir bozucu. Ve...ve- " öfkeyle nefesim kesildi. Sesimin tizleşmemesi için nefes almaya çalıştım. Ethan'ın varlığını arkamda hissettim. Sıcak. Kollarımın arasından ellerini geçirerek omuzlarımı tuttu.

"Ve... ne Claire? " Beni kendisine çevirdiğinde kollarımın iki yanıma düşmesine izin verdim.

"Sizinle buraya ait olmadığımın bir yabancı olduğumun yüzüme vurulmasından o kadar sıkıldım ki. " Suratı asıldı. Yüzümdeki saçları geriye attı ama elini çekmedi hala başımın arkasındaydı.

"Claire, daha üç aydır buradasın insanların seni tanımaması normal değil mi? " Beni sürekli kendi çemberleri içinde hapsetmelerinin de bunda etkisi olduğunu nasıl göremiyordu?

"Ne kadar zor bir durum olduğunu biliyor musun? Hiçbir fikrin yok ki? Sizi böyle izlerken nereden geldiğimi kim olduğumu bilememek... Arkadaşlarının hiçbirini hatırlayamasan ya da aileni nasıl hissederdin? "

"Claire, ben de anne babamı hatırlamıyorum. " dedi titreyen bir sesle. "Elimde olan birkaç fotoğraftan fazlasını hatırlamıyorum." İlk defa gerçekten konuşuyoruz gibi hissetmiştim. Kalbim sıkıştı. Gözlerimi kaldırıp gözlerinin içine baktım. "Ben-ben... Özür dilerim. Ne diyeceğimi bilmiyorum. Bunu kimseye söylememiştim daha önce. " Ellerimi yüzüne götürdüm. Parmaklarımın arasından geçen tek damla yaşı yavaşça sildim.

"Lütfen, lütfen beni anla o zaman. Yaşadığımı anla." Güçlü bir şekilde beni göğsüne basıtırdı bir eli hala başımdayken. Kollarımı ona doladım. Parmakları saçlarımın arasından sırtıma kaydı.


Orada öylece ne kadar durduğumuzu hiç bilmiyordum ama dikkatimi toplayan şey yine Ethan'ın yumuşak fısıltısı oldu. "Sana anlatmama nedenim bizden biri olmadığın için değildi. " dedi saçlarımın arasından. Başımı kaldırdım. "Ben öğrendiğim için pişman olduğum içindi. Gördüğümüz ceset tek bir kişiye ait değilmiş."

Atlantis'in Beş Kurucusu (Düzenleniyor)Where stories live. Discover now