Bölüm 37

11.6K 700 30
                                    

Ethan

"Yüzünü görmeliydin.... Eli alev alev yanıyordu... Evet, evet onunkini yakaladı... Hayır, bence zamanı gelmişti. " Teresa'nın biraz ileride Tom'la konuştuğunu duyabiliyor ancak elimden geldiği kadar görmezden gelmeye çalışıyordum. Tek sorun Tess'in bunu duymam için özellikle sesli konuştuğunun farkında olmamdı. Daha sonra sesini normal/düzgün fısıldamaya getirdiğinde söylediklerini duyamasam da kıkırdamasından bilinçli bir eylemde bulunduğunu çıkartabiliyordum. Yine de ben merdivenlerden çıkarken Tom'un bacağını çimdikleyerek konuşmayı sonlandırdı. Oldukça kibardı.

"Ufak bir sorunumuz olabilir. " dedi Tom, Teresa saçlarını kulak arkası ederken. "Miles önergeyi tekrar oylamaya sunabilir. "

"Bunu yapabilir mi?"

"Eh, -ebilir dedim ya, böyle bir şey ihtimal dahilinde. "

"Teresa'nın dün olanlar hakkında çenesini kapalı tutması da ihtimaller dahilindeydi ama-"

Teresa başını öne doğru eğince küpeleri şıngırdadı. Gülmemek için dudaklarını ısırıyordu. En sonunda bana bakmak için başını kaldırdı. "Aa, onunla bu bir mi? Ethan hak ettiğini buldun sonunda. Her canın sıkıldığında birilerine saldıramazsın. "

"Tess. " diye uyardı Tom.

"E, haksız mıyım sanki? Niye beni uyarıyorsun? "

"Claire'in tepkisi abartıydı." dedim bir sandalye çekerken.

"Neye göre? Çünkü senin dramatikliğinle -eh hadi şöyle diyelim- birebir eşit orantıdaydı! Kızı boğazlıyordun. "

"Elimi bile sürmedim. "

"Havada yakalamış çünkü. " dedi Tom doğrudan göz teması kurarken. Arada kaotik bir sessizlik oldu. Demir Saray'daki olaydan sonra Tom ters bir şey söylememi, ani ya da eksesif bir tepki vermemi bekliyordu. Oyununu oynamaya niyetim yoktu.

"Sen dün nereye kayboldun? Dibimde birisi gin kokunca görmezden gelemedim. " Teresa bacaklarını Tom'un kucağından indirirken bana bakmadı bile.

"Ah, konuyu bana çevirme. Sakın bana çevirme. " dedi ayağa kalkarken.

"Kaçıyor musun? " dedim kapıya doğru yürümeye başlayınca.

"Senden kaçmıyorum, konuşmaktan çekindiğin için konuyu bana bağlamanı engellemek için elegant bir çıkış yapıyorum. " Yeşil gözlerinde büyük bir inatla bana bakıyordu kapının önünde durmuş. Birkaç saniyeliğine öğle güneşinin yüzünde oluşturduğu keskin gölgeleri, başını tutuş şeklini, cam çatıdan gelen ışık huzmesinin altındaki dünya dışı duruşunu iyice içime çektim. Saçları güneş ışığının altında en azından boynundaki altın kolyeler kadar parlak ve göz alıcıydı. Gerçek değil gibiydi bu ışığın altında. Sonra hafifçe iki elini de kaldırıp orta parmaklarını gösterdi ve Demir Saray'ın büyük kapısını iterek açıp çıkı. Ne de eleganttı ama.

Tom'a döndüm iç çekerek ama hemencecik başını salladı iki yana. "Sakın bana kendini savunmaya ya da haklı çıkarmaya çalışma. " dedi oldukça ciddi bir sesle. Gece uyumamış gibi gözlerinin altı hafif mor, kendileri ise kan çanağı gibiydi. Tom gözlerini ovuşturdu, "Bak bunu artık sana defalarca söylemiş olduk: Kıza bu kadar işkence çektireceksen ayrılın gitsin. Gittikçe sadece bizim inadımıza onunla birliktesin gibi görünmeye başlıyor. "

"Bana ilişkiler hakkında nutuk çekmenin sana kalması çok acayip olmadı mı? Hatta ironik. Sen Sandra'ya bir türlü açılamazken hele ki. " dedim damarları iyice belirginleşmiş gözlerinin içine bakarak. Tom kendi tükürüğünde bir süre ölürken duruşumu bozmadım. Yüzü de gözlerinin içiyle aynı rengi almıştı.

Atlantis'in Beş Kurucusu (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin