Bölüm 46

10.4K 649 61
                                    

O kadar üşümüştüm ki banyo suyum neredeyse kaynar halde olmasına rağmen kemiklerime kadar işlemiş soğuğun beni terk etmesi için üç kat battaniyenin altına sarmalanmam gerekmişti. Teresa olanları anlattığımdan beri gülmeden edemiyordu. Elime sıcak çikolata tutuştururken bile kupayı düzgün tutmaktan acizdi.

"Kader ya sizi çok seviyor ya da sizden tamamıyla nefret ediyor. Bugün nerede kapalı kalacaksınız çok merak ediyorum." dedi yatağımın kenarına otururken. Ethan'ın yüzüne bakabilmem için birkaç güne ihtiyacım olabileceğini ona söyleyemezdim. O olayı unutmama asla ama asla izin vermezdi.

"Bunun asla sonunu duyamayacağım, değil mi?" diye sordum diğer elimi de kupaya sararken.

"Komik ama. Kızma lütfen. Her seferinde bir yerde mahsur kalıyorsunuz. "

"Bir daha onunla hiçbir yerde kalmıyorum. " dedim bir yudum daha alırken.

"Peki sen bütün günü Ethan'la geçirirken benim ne yaptığımı sormak ister misin?" dedi Teresa neşeyle ayağa sıçrarken.

"Ben Ethan'la bir fırtınada sıkışıp kalmışken gününü nasıl geçirdin Tess?" Kendi tarafına doğru koştu. Geri geldiğinde arkasında birkaç elbise sürükleniyordu.

"Bize elbise aldım. " Ona boş boş bakınca konuşmaya devam etti. "Düğün için. Aslında ben daha önceden bir elbise almıştım ama başka bir tane almaya gidince... Bir taneden fazla aldım diyelim. Sonra bunu gördüm. " dedi pembe bir elbiseyi gösterirken. "Sonra da bu mavi olanı, sen aklıma geldin. Benim için fazla uzunlar ama sende harika duracaklarını düşündüm. Sonra, ama sonra bu muhteşemliği gördüm. " dedi daha büyük bir neşeyle elindeki kırmızı elbiseyi sergilerken. "Dünden sonra kırmızının senin rengin olduğuna karar verdim çünkü. Şuna bakar mısın?"

"Teşekkür ederim. " dedim utanarak. Düğüne davetli olduğumu bile bilmiyordum.

"Tabi istersen bugün gidip kendin de bir şeyler beğenebilirsin ama-" Doğru ya düğün yarındı. Başımı iki yana salladım. O kadar uzaklaşmaya pek niyetim yoktu. Teresa'nın yüzündeki parıltı yavaşça soldu. "Düğüne gelmelisin. "

"Be- ben pek emin değilim. "

"Hadi ama kıyafetini bile seçtim. Hem Tom'u nedime olarak görme şansını kaçırırsın. " dedi gülerek. "Miles kendi tarafına almayı reddedince Sandra onu baş nedime yaptı. " O ikisinin arasındaki tam olarak neydi ben hala anlamış değildim. Ama Tom'u nedimelerin arasında görmek, Miles'a yapılan bir inat olduğu için güzel bir gösteri olabilirdi.

Tom ve Ethan'ın sesleri merdivenden duyulunca Teresa elbiseleri insanüstü bir hızla kaldırdı. İçeri girdiklerinde Ethan'ın bakışlarını kendi üzerimde hissedince bunca battaniye ile bile yeterince kapalı hissedemedim. Kızardığımı hissedince gözlerimi ondan kaçırdım. Tom öksürdü.

"İkinizle aynı odada olmak istemiyorum. Bugün de burada kapalı kalamayız. " dedi Teresa aradaki gerginliğin nedenini anlamaya çalışarak.

"Teresa!" dedik Ethan ve ben aynı anda. Üçü de oturma bölümüne yönelince omuzlarıma sardığım tek battaniyeyle onları takip ettim. Ethan nasıl üşümüyordu?

"Günaydın. " dedi yanıma otururken aramızda mesafe bırakmaya dikkat etti.

"Günaydın. " diye cevapladım.

"Uyuyabildin mi? " diye sorduğunda sıcak çikolatamda boğuluyordum. Yüzünde şımarık bir gülümseme belirmesini beklesem de hiç gelmedi.

Tanrım, özür dilerim. Konuşacak bir şey bulmaya çalışıyordum. dedi zihnimde Tom ve Teresa'nın bakışları altında.

Atlantis'in Beş Kurucusu (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin