Bölüm 2

42K 2K 214
                                    

İçerideki tek kız - ben hariç - Teresa'ydı. Devasa pencereli geniş bir odada on iki sandalye piramit biçimindeki bir platforma yerleştirilmişti. Hepsinin önünde birer ahşap masa vardı. Herkes oturuyordu. Ve birçoğu da gruplar halinde fısıldaşıyordu. Bunu yapmak fazlasıyla normal geliyordu, sanki daha önceleri yemek kadar normal bir şeymiş gibi. Yani böyle pazartesi perşembe ve cumaları kahvaltıdan sonra yaptığım bir şeymiş gibi geliyordu. Ne kadar normal bir şeymiş gibi gelse de bunu yapmak istemiyordum. İçimde göz ardı edemesem de bir türlü adını koyamadığım bir duygu beni kavuruyordu. Her an- Her an ters giden bir şeyler olabilirdi. Ethan'ın dikkatini çekmek için kolunu tuttum. Dokunuşum karşısında kaşları yukarı kalkmış bir şekilde bana döndü. Elimi hemen geri çeksem de hala solmayan bakışı beni korkutuyordu.

" Bunu başka gün yapsak? Hiç yapmayalım demiyorum ama yapabileceğimi sanmıyorum. " dedim elimden geldiğince kısık sesle. Daha saatler önce hiç bilmediğim bir yerde uyanmıştım, beni bunca insanın önüne sürüklemesi adil değildi. Ethan sorumu bir cevapla onurlandırmadı bile. Gözlerim dolsa da yukarı bakarak gözyaşlarımdan kurtulmaya çalıştım. Elinin tersindeydim, yumruk yaptığı elinin tersindeydim, ama en azından sinirini benden çıkarmıyordu.

Piramidin oval tarzı odadaki herkesin birbirini görmesini sağlıyordu. Teresa tüm endamıyla saçlarını arkaya savurarak ayağa kalktı ve söze başladı. Birkaç kişinin hayranlıkla iç çektiğini duydum. Hafızamı kaybettiğimi biliyordum ama Teresa'nın güzelliğinin her gün karşılabilinecek bir şey olmadığının da farkındaydım.

" Bugünkü konumuz belli hadi başlayalım. " dedi sakince. Hepsinin bana baktığını fark etmiştim daha öncesinde ama şimdi platformun önünde yargı bekler gibi durunca. Ethan'ın koluna yapışmamak için üzerimdeki eşofman altının kumaşını sıktım.

" Bence ilk olarak yeteneğini geliştirmesini bekleyelim, daha sonra başkanımız o olabilir. " dedi bir çocuk. Ne diyordu böyle? Nefes almaya çalıştıysam da ölecek gibiydim.

İsmi Carl. diye açıklayınca yerimden sıçradım sanırım buna hiçbir şekilde alışmayacaktım. Ethan'a baktım gergin görünüyordu yine de benim olduğum tarafa bakmıyordu.

" Hadi gel," dedi elini belime yerleştirip hafifçe yürümem için itti. "Seni yerine götürelim." dedi beni platformdan çıkarmaya başlarken. Birkaç kişinin önünden geçtik, hepsi bana tıpkı odada olduğu gibi bakıyorlardı. Labirent deneyinde bir deney hayvanı gibi. Aklıma gelen bu benzetmeyle birlikte geçmişime ait başka şeyler aradım zihnimde. Mesela labirent deneyinin ne olduğu gibi ama en azından içinde bulunduğum oda kadar kocaman bir boşlukla karşılaştım.

Teresa'nın bana ters bakışları altında Ethan beni en tepeye çıkardı. Sonra hiçbir şey söylemeden diğer yanda Teresa'nın hizasında kendi yerini aldı. Bana hala kızgın olmalıydı. Başka bir çocuk daha söz aldı." Bir başkana ihtiyacımız yok. Beş kurucu olarak bu işi gayet iyi götürebiliriz. Her hafta farklı birinin başkanlık ettiği sistem şimdiye kadar sorun yaratmadı. "

Bu da Chris. dedi Ethan.

" O baş kurucu soyundan geliyor başkanımız olması gerek. " dedi bir başkası. Ethan'ın, çocuğun ismini söylemesini bekledim ama hiçbir şey duymadım.

" Yönetimi tek kişiye bırakmayı istediğinizi baştan söyleseydiniz...." Çocuğun cümlesinin devamını duyamadım. Başım dönüyordu, hayır başım dönmüyordu daha başka bir şey hissediyordum. Ne hissettiğimi açıklayamıyordum ama farklı bir şey hissediyordum, beynim eziliyor gibiydi.

" Beni buraya oturttuğunuza göre bu konudaki fikrimi söyleyebilir miyim? " dedim bir anda. Bunu demek istemediğime yüzde yüz emindim ama bir an içinde ağzımdan çıkmıştı. Etrafa baktım kimseden itiraz yoktu devam ettim. " Ben başkan falan olmak istemiyorum. Eski sistemi devam ettirin. Zaten burada kalıcı olmayacağım. " Dedim, ama o an yapmak istediğim tek şey ağzımı kapatmaktı. Söylediklerimin hiçbirini kasıtlı olarak söylememiştim. Ethan bana çok sinirlenmiş olmalıydı. Olamaz, olamaz. Bundan hoşnut olamazdı. Ayağa kalkıp koşarak aşağı indim, göz ucuyla arkamdan birinin geldiğini gördüm ama kim olduğunu bilmiyordum. Sadece Ethan olmamasını umuyordum. Salondan bir gürültü koptu. Teresa ondan hiç beklemediğim bir şey yaptı ve çok güçlü bir sesle bağırdı. Daha sonra eski haline geri döndü ve sakin bir ses tonuyla konuşmaya başladı.

Atlantis'in Beş Kurucusu (Düzenleniyor)Where stories live. Discover now