-13-

9.1K 550 192
                                    

Merhaba!

Bölüm Şarkısı: Sia - Helium

Keyifli Okumalar!

Keyifli Okumalar!

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Ve şarkın kanayan bir gül gibi iner
savrulan sokaklarına ömrümün...

/YılmazOdabaşı  

Uykusuz geçen, gözünü bile kırpmadan pencerenin önünde karanlığın soluşunu ve aydınlığın yeryüzüne doğuşunu izledi Eyşan. Uzun saatlerin ardından Mızrap Kızıltan'dan aldığı ani telefonla birlikte üzerine haince sinen sisin kalbini hızlandıran bir mutluluk tarafından kovulduğunu hissediyordu. Dudaklarının kenarını çekiştiren tebessümü geçen saniyelerle birlikte genişlerken en verimli saatlerini yaşayan güneşin hilekâr ışıltıları yeşil harelerinde dans ediyordu keyifle.

Başını geriye doğru çevirip önce tekli koltukta sızan Gözde'ye, ardından bir sakinleştirici aldıktan sonra geceyi huzursuz bir uykuyla ikili koltukta geçiren Sabiha'ya baktı şefkatle. Onlar huzurdan uzak da olsa bir parça uykuyu tatmışlardı o gece, ya Eyşan? Hangi uyku küçücük bir çocuk için duyduğu endişeye üstün gelebilirdi bilememiş, gözünü bile kırpmadan daha önce hiç böylesi karanlık olduğuna şahit olmadığı bir geceyi gerisinde bırakmıştı. Ancak yine de değmişti işte. Umutları bir karşılık bulmuş, çaresizce tutunduğu ve güvendiği adam onu yanıltmamıştı.

Tüm tedirginliklerin, korkuların ve endişelerin sardığı karanlık gecenin ardından doğan güneş Ömer'i annesine getiriyordu işte. Bu esnada Sabiha da sanki Eyşan'ın yüreğinde kopan mutluluğu hissetmiş gibi kirpiklerini titreterek gözlerini araladı. Ne zaman uyuduğunu kavrayamamanın getirdiği bir sersemlikle etrafına bakındıktan sonra gözleri Eyşan'ın sonsuz bir ışıltının onurlandırdığı gözlerine değdiğinde güzel haberlere uyandığını anlayarak heyecanla gülümsedi.

"Eyşan?" diye sordu, son zamanlarda dilinden söküp attığı resmiyeti ardında bırakmanın rahatlığıyla. "Haber mi var yoksa?"

İri yeşil gözleri dahası mümkünmüşçesine parlarken başını salladı genç kadın. "Evet," diye mırıldandı derin bir uykuda olan Gözde'yi uyandırmaktan çekinerek kısık sesle. "Mızrap aradı az önce. Ömer'le konuştum. Yola çıkmışlar bile."

Sabiha şükür dolu bir nefesi içine çekerken gözlerini yumup ellerini kalbinin üstünde birleştirdi. İçinden taşan minnetini kime sunsa bilemedi. Alanı olmadığını bile bile yardım istediği ama onu her şekilde himayesine alıp bir de hiç karakterine uygun olmamasına rağmen bir başkasına güvenmeyi tercih eden Eyşan'a mı, yoksa onun güvenini başının üstünde kıymetle taşıyan adama mı teşekkür etmeliydi?

Kimse değildi bu insanlar için. Bir gün ansızın Ömer'in elinden tutup namını ve başarılarını duyarak kapısını çalmıştı Eyşan'ın neyle karşılaşacağını hiç bilmeden. Ve kadın onu hiç ummadığı bir şekilde sarıp sarmalamış, davasını üstlenemese bile çok güvendiği bir arkadaşına teslim ederek Sabiha'yla küçük oğlunu himayesi altına alarak onları büyük bir samimiyetle evine misafir etmişti. Bir sığıntı gibi yaşadığı, hiçbir anlam ifade etmediği bu kadının evinde kendini daima güvende hissetmişti. Eyşan ve Gözde'nin içten tavırlarıyla onları öz kardeşleri gibi benimsemiş ve öyle hissettirilmişti. Şimdi hayatının en büyük borcunu yüklendiği bu kadın, daima arkasını dönmek istediği bir adamdan Sabiha için yardım isteyerek ne kadar yüce gönüllü ve merhametli olduğunu kanıtlamış, bir kez daha yuvasına ortak ettiği bu güçsüz kadını minnettar bırakmıştı kendine.

UÇURUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin