-33- I

5.1K 405 247
                                    

Merhaba!

Bölüm Şarkısı: Ruelle - The Other Side

Keyifli Okumalar!

Keyifli Okumalar!

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Yokluğun sırtıma saplandı bir bıçak gibi
Akıtır taşa, toprağa kanımı
Dünya seninle aydınlık ve güzeldi
Şimdi bin güneş doğsa götürmez karanlığımı

/ÜmitYaşarOğuzcan

Ali, uykusuz geçen bir gecenin izlerini sızlayan gözpınarlarında taşıyordu lakin şikâyetçi değildi. Çünkü uykusuz geçirdiği geceyi kardeşim dediği adamın başucunda feda etmişti, ona ömrünü zimmetlemişken bir gecesinin sözünü bile etmeye değer görmezdi. Yine de gözlerine çöreklenen, uykusuzluktan öte içini huzursuz eden bir sıkıntısı vardı ki Mızrap uyandıktan sonra, o sıkıntının bir hastalığa dönüşeceğini biliyordu.

Mızrap, Eyşan'ın gittiğini öğrendikten sonra çevresindeki herkesi verem edecekti. Ve şüphesiz ki bu çalışmalarına Eyşan ve Ali üzerinde başlayacaktı.

"Eyşan sandığımız kadar akıllı bir kadın olsa da bir başka kıtaya göç etmiş olsa keşke..."

"Ne?"

Mızrap'ın kırık sesinden yükselen sorusu eşliğinde ona doğru döndü ve sesli düşündüğünü fark etti Ali. Kaşları nizami pozisyonunu alıp çatılırken ve Mızrap'ın çok uyumaktan şişmiş gözlerinin tehlikeli ışıltısına bakarken, ne kadar saçma bir şey düşündüğünü anladı. Onca saat kan kaybetmesine, saatlerce ameliyatta kalmasına ve bir o kadar süre boyunca da uyumasına rağmen uyandığı ilk saniyede böyle canlı bakarken Mızrap'ın gözleri, Eyşan'ın kıta değiştirmesi değil gezegen değiştirmesi bile kâfi değildi. Eyşan gezegen bile değiştirse Mızrap, onu bulurdu. Mızrap Kızıltan her zaman, her şey için bir yol bulurdu.

"Günaydın kardeşim," dedi Ali, suratına eğreti bir tebessüm kondurup konuyu biraz askıya almaya çalışarak. Ama Mızrap'ın tek kaşının usulca havalanışı bile ne kadar yanlış bir amaç uğruna çaba sarf ettiğinin kanıtıydı. "Nasılsın? İyisin inşallah?"

"Boş ver beni..." Suratını ekşitmesine sebep olacak kadar canını yakan bir nefes çekti içine Mızrap. Omuzundaki yara ağır değildi belki ama insandı o da, elbet canı yanıyordu. "Eyşan nasıl? Nerede?"

Ali sıkıntı içinde elini ensesine götürdü, "Eyşan iyi, merak etme sen." diye mırıldandı gözlerini kaçırarak.

"Nerede?"

Israrcıydı Mızrap ve bunun da bir sebebi vardı aslında. Gözleriyle görmesi gerekiyordu, içten içe gözleriyle göremeyeceğini bilse bile. Her şeye rağmen Eyşan'ın iyi olduğundan emin olması gerekiyordu. O son halini, o tükenmiş halini aklından silmesi gerekiyordu. Gözlerinin önünde Eyşan'ın ağlayan gözlerini değil, en ışıltılı gülümsemesiyle parlayan yaz yağmuru gözlerini canlandırmaya muhtaçtı iliklerine dek. Aksi halde nasıl iyileşirdi omzundaki o yara? Nasıl kaynardı içindeki kendinden sebep kırıklar?

UÇURUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin