-24-

6.4K 460 157
                                    

Merhaba!

Bölüm Şarkısı: Christina Perri - Human

Keyifli Okumalar!

Keyifli Okumalar!

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Şimdi kim anlar beni?

Soğuk hayat, soğuk duvar;

sıcak bir şey özledim... 

/YılmazOdabaşı

Masum.

Mızrap odanın en uç köşesine ve pencerenin önüne konuşlandırılmış koltukta otururken ve az ötesindeki yatakta sükûnetle uyuyan kadının dingin çehresine bakarken aslında onun yüzüne değil, masumiyetine bakıyordu. Hatta bazen kirpikleri titresin, gözleri aralansın ve Mızrap'ı bu masumiyet yalanından kendisiyle birlikte uyandırsın istiyordu.

Çünkü Mızrap hiç kimsenin, bazen çocukların bile, masum olduğuna inanmıyordu. Masumiyet ucu sivri bir yalandan ibaretti. Güzellikten, zekâdan, güçten ve paradan çok daha ölümcül bir silahtı. Yalancı şahitlerle kanıtlanmış bir masumiyet, bir insanı yıkabilirdi. Ve Mızrap birkaç adım ötesinde, birkaç adımla kavuşabileceği kadına bakarken yıkıldığını hissediyordu. Tüm inancıyla temelini parmaklarıyla kazıyarak inşa ettiği ve etrafına kalkan gibi sardığı o yüksek duvarın yıkılışını onunla birlikte enkaz olurken izliyordu.

Mızrap hayatında ilk kez masumiyete kandığını fark ediyordu, Eyşan'a bakarken. Bunun gerçek bir masumiyet mi yoksa sahte bir perde mi olduğunun bilincine varamıyordu lakin Eyşan'a baktıkça gördüğü en net şey, bariz bir masumiyetten ibaretti. Hele ki böyle savunmasız, böyle her şeyden ve kötülüğün asıl zehrinden habersizken. Oysa Mızrap, onun da ruhunun karanlık bir köşesi olabileceğini hissediyordu kimi zaman. Hırçınlığına ve kibrine şahit olduğu nadir anlarda, orman yeşili gözlerinin üzerine tarifi mümkün olmayacak kadar siyah bir sisin sinsice çöreklendiğini sessizce izlemişti. Şimdiyse ne kadar aydınlık görünüyordu. Mızrap'ın karanlığını parmaklarının arasında boğup hiçliğe savuracak kadar aydınlık.

Onun aslının ne olduğunu ayırt edemiyordu Mızrap. Sanki Eyşan küçücük bedeninde, iki ayrı ruh yaşatıyor gibi hissediyordu bazı zamanlarda. Gözlerine ve kelimelerine hayat veren katıksız bir aydınlıkken, Mızrap onun içinde bir yerlerde karanlık ve tehlikeli bir ruhun kilit altında tutulduğunu seziyordu elinde tek bir kanıt bile olmadan. Cennet diyemiyordu ancak cehennem demeye de gönlü el vermiyordu. Kokusunu cennet ırmaklarında yıkamış, gözlerini cehennem ateşinde palazlamıştı sanki. Hayal gibiydi gözlerinin tasvirsiz yeşili, umutla dolduruyordu insanın içini lakin saçlarının siyah denizi, kapkara bir günahın kendini bilmezliğiyle dökülüyordu omuzlarından. Tereddüt ediyordu Mızrap bir kez daha. Eyşan'ın hangi köşesine baksa ve işte bu o dese, bir başka köşesinde yanılışına çarpıyordu. Eyşan'ın kim olduğunu, ne olduğunu ayırt edemiyorken kendini tedirgin hissediyordu.

UÇURUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin