-18-

7.3K 457 135
                                    

Merhaba!

Bölüm Şarkısı: Ruelle - Hero (Hiçbir şarkının sözleri, Mızrap'ın bu bölümdeki ruh haline uyamazdı belki de)

Keyifli Okumalar!

Keyifli Okumalar!

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Benim geçmiş zaman içinde yan gelip yattığıma bakma
Ben geleceğin kara gözlü zalimlerindenim
Bir tek köşen bile ayrılmamışken bana
Var olan ve olacak olan bütün köşelerinin sahibi benim
Ben geleceğin kara gözlü zalimlerindenim
Sen kaç köşeli yıldızsın  

/SezaiKarakoç

1 Hafta Sonra...

Eyşan ellerini kıyafetlerinin üzerinde dolandırdı aynadaki aksini izlerken. Koyu mavi çizgileri olan gömleğini yüksek bel siyah pantolonun içine sıkıştırmış, üzerine de bordo bir ceket geçirmişti. Ayağındaki topuklu siyah ayakkabılar, kıyafetine nazaran daha rahatsız edici ve Eyşan'ın katlanamayacağı kadar yüksekti aslında. Günün sonunda onları, ofisinde sakladığı bir çift siyah babetle değiştirmesi işten bile değildi. Ancak bazen, Gözde'nin aldığı bu gösterişli ayakkabıları giymeye heves ettiği zamanlar oluyordu işte böyle. Ve daima günün sonunda pişman olarak öldürüyordu tüm heveslerini.

Boy aynasındaki görüntüsünden memnun bir şekilde makyaj masasına yürüdü, yakın zamanda kestirdiği saçlarının sadece kâküllerini tarayarak düzeltti. Dalgalı saçlarının kısaldığı zaman oluşturduğu kabarık görüntü hoşuna gidiyordu. Ardından gözlerine hafif bir makyaj yaparak kirpiklerini rimelle güçlendirdi ve dudaklarına koyu renk bir ruj sürdü. Günün sonunda bu rujdan da eser kalmayacağına emindi. Ama ruj sürmek konusunda inkâr edilmez ve önü alınamaz bir bağımlılığı vardı. Makyaj yapmayı sevmese bile, ruj sürmekten oldukça zevk alıyordu.

Elleriyle saçlarını karıştırdıktan sonra parfümünü sıktı ve kol saatine baktı. O anda yatağının üzerindeki telefonu incecik bir sesle çınladı ve Eyşan'a yeni bir mesajı olduğunu haber verdi. Eyşan, koyu kırmızı bir rujla renklendirdiği dudakları usulca kıvrılırken, kimden geldiğini tahmin edebildiği mesajı açmak için telefonunu eline aldı ve çok geçmeden yanılmadığını fark ederek daha geniş gülümsedi.

Telefonun ekranında bir anda Mızrap'ın sevimli suratını gördüğünde, kısacık bir saniye için nefesinin kesildiğini ve kalbinin durduğunu hissetti. Ekranı süsleyen adamın yüzü, gündüz güneşi misali bir gülümsemeyle aydınlanmış, gözleri afacan bir ışıkla sarmaş dolaş olmuştu. Elinde tuttuğu kahve bardağını yanağına bastırmış, olabilecek en yakın mesafeden gülümseyen suratının fotoğrafını çekmiş, bir de bunu Eyşan'a günaydın mesajı olarak yollamıştı. Altında Eyşan'ın son zamanlarda fazlasıyla alıştığı olduğu bir notla.

"Günaydın avukat hanım. Ben, arabam ve kahveniz, bu sabah yine emrinize amadeyiz."

Telefonunu gülerek çantasının içine atan Eyşan, aynı zamanda gülerek başını iki yana sallıyordu. Şüphesiz ki Mızrap Kızıltan'dan kurtulmanın imkânı yoktu. O, görülmez kancalarını birine taktığında, tek yaptığı hedefindeki kişiyi kendine çekmekti. Ve Eyşan o kancalara, daha Mızrap'ı ilk gördüğü günden beri takılmıştı. Onunla geçirdiği her saniye ve her gün, Mızrap Kızıltan'ın karanlık dünyasına daha çok yaklaştığını hissediyordu. Kendindeyse buna direnebilecek, engel olabilecek dirayeti bulamıyordu. Asıl dehşet verici olan Mızrap'ın yaptıkları değil, Eyşan'ın buna karşı koyamıyor oluşuydu.

UÇURUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin