Merhaba!
Bölüm Şarkısı: Skylar Grey - I Know You
Keyifli Okumalar!
İnsanlar içinde bir sana inandım
Bir seni sevdim kendimden başka
Uykularımın bölündüğü saatlerde
Sendin düşündüğüm soluk soluk
Sivri bıçaklar gibiydin karanlığımda
Gözümü yumsam seni görüyordum
Oynak türkülere benziyen yürüyüşünle
Sen çıkıyordun karşıma
Karanlığımda
İki yıldızdı ellerin görülmedik
Karanlığımda
Bir orman yangınıydı dudakların/ÜmitYaşarOğuzcan
Mızrap'ın kara kirpiklerinin himayesindeki mavi bakışları odasındaki pencereden Uçurum'u hınca hınç saran kalabalığı izliyordu. Ancak aklı kalabalıkta değil hemen yanıbaşında, dokunsa tutabileceği kadar yakınında duran kadının varlığında takılı kalmıştı. Başıboş bir sokak köpeği gibi yanına yaklaşmaya korksa da bakmaya cesaret bulamasa da sessiz sedasız onu takip ediyordu sanki. Bir umut vardı içinde, bir belki... Mızrap, Eyşan'a uzanamıyor olsa da belki Eyşan kendini ondan sakınmaz diye. Yine de Eyşan kılını kıpırdatmıyordu, Mızrap'ı ümitlerinden incitiyordu.
Oysa konuşmak için yalnız kalmışlardı. Eyşan'ın sunduğu fikrin planını hep birlikte tasarladıktan, görev dağılımlarını yaptıktan sonra Gözde gitmeleri gerektiğini söyleyip ayaklanmıştı ve Mızrap akıl almaz bir cesaret gösterip Eyşan'ı durdurmuştu. Adım atmamış, sadece usulca seslenmemiş ve konuşalım, demişti. Eyşan nasıl olur da bu çağrıya icabet etmezdi? Boynu bükük kabul etmişti ve şimdi odada yapayalnız, pencerenin önünde duruyorlardı fakat dakikalar süratle akıp gidiyor olmasına rağmen dillerinden tek kelam dökülmüyordu.
İşin aslı ikisinin de içlerinde biriktirdikleri çığlıklar, feryatlar, haykırışlar vardı. Yalnızca aşktan değil; dünyadaki her şeye içerlemekten. Bir tek birbirlerine anlatabilecekleri, bir tek birbirlerine susabilecekleri kor ateşler vardı içlerinde. Konuşsalar, anlatsalar anlarlardı birbirlerini. Konuşmadan anlatmayı, susarak anlamayı tercih etmekse çok daha kolaydı. Zira cesaretleri yoktu. Zira sohbetlerine nokta düştüğünde, yolları yeniden meçhul bir vakte dek ayrılacaktı. Aradan onca zaman geçmişken, araya dünya için kısa ama iki kara sevdalı için sönmek bilmeyen cehennem meyvesi bir hasret girmişken bu kadar çabuk ayrılmaya mecalleri yoktu. Ve bir de bunu itiraf etmeye cesaretleri...
Eyşan yüreğini çorak bırakan hasretini dillendiremezdi, Mızrap'a o dilinden dökülen kelimelerle gitmesini söylemişti.
Mızrap yüreğini mum gibi eriten hasretini fısıldayamazdı bile, Eyşan'a verdiği sözü tutmayı boynunun borcu bilirdi.
Aşk hiç şüphesiz güzel bir hadiseydi. Sevda, sevdanın karası ise iki ucu keskin bıçak. O bıçağın iki ucunu kavradığında sevdalılar, oluk oluk kanamaktan başka çareleri kalmazdı. Kavuşmak için çeksen kendine sevdiğini, elindeki bıçak sana saplanırdı. O çekse, ona. Elde iki ayrı kıtada sessiz sedasız kanayıp ölmekten başka ne çare vardı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UÇURUM
Romance05.10.18 Wattys Ödülleri 2018 Kazananı - Modernistler Kategorisi *** Bir varmış bir yokmuş diye başlamadı bu hikâye. Onlar hep vardılar ve oyuna yeni kurallar koydular. Tozpembe rüyalar görmediler, kâbuslarında canavarlarla savaştılar. Çiçekler açma...