-22- II

5.6K 435 152
                                    

Güzel Geceler!

Bölüm Şarkısı: The Hit House - Basalt

Keyifli Okumalar!


"Konuştun mu şahit olabilecek kişiyle?"

Taner'in sorusu üzerine başını dosyalardan kaldırıp dalgınca ona baktı Eyşan. Onun dakikalardır konuştuğunu, dava hakkında bazı şeylerden bahsettiğini biliyor ama odaklanmakta güçlük çekiyordu. Gözleri önündeki kâğıtlara bakmazsa, ya telefonuna gidiyor ya da saate dokunuyordu. Ve sürekli, istisnasız her boş anında aklını Mızrap'a sürüklenmekten alıkoyamıyordu.

Sabah apartmandan çıkıp da Mızrap yerine Ali'yi ve huysuz suratını bulduğunda karşısında, hayal kırıklığına uğramadığını söyleyemezdi. Ali'nin Mızrap'ın gelemeyişine uydurduğu işi vardı bahanelerine de kanmamıştı. Oldukça bariz bir şekilde, Mızrap'ın ondan kaçtığının farkındaydı. Hata yaptığını düşündüğü ya da pişman olduğu için böyle kaçtığını sanmıyordu. En başından beri Eyşan'a gelmemesinin, hep birkaç adım geride durmasının sebebi her neyse, Mızrap o yüzden ertesi sabah onun karşısına çıkmamıştı.

Eyşan, bu muallak içindeki durumun canını sıkmadığını söyleyemezdi zira oldukça keyifsiz bir gün geçiriyordu ve bunun tek sebebi o gün Mızrap'ı görmeyi beklerken onu görememiş olmasıydı. Aslında Eyşan da korkuyordu. Hem onu tekrar görmek istiyor hem de ondan koşarak kaçması gerektiğini düşünüyordu. Cephanesi oldukça güçlü mantığına karşı, daha savaşmanın ne demek olduğunu bilmeyen kalbi duruyordu. Ortalık kan revandı. Ve Eyşan içten içe, tüm zayıflığına rağmen bu mücadeleden kalbinin galip çıkmasını istiyordu. O kadar çok sevmişti ki onun sesini, göğsündeki çırpınışlarını, Mızrap'ın gözlerine bakarken tekleyen atışını, onu tekrar susturmak istemiyordu. Tüm korkularına rağmen, Mızrap'ın ona yaşattırdıkları Eyşan'a nefes aldığını hissettiriyordu.

"Hayır," diye mırıldandı Taner'e cevap olarak. "Fırsatım olmadı."

Onun bahsettiği kişi aslında Eyşan'ın aklını meşgul eden o güzel gözlü adamın ta kendisiydi. Mızrap Kızıltan. Eyşan eğer bir fırsat yakalayabilseydi, Mızrap'tan davada şahitlik yapmasını isteyecekti. Mümtaz'ın ne kadar korkunç bir adam olabileceğini, ona da neler yapmaya çalıştığını anlatmasını rica edecekti. Onun anlatabilecekleri, Eyşan ve Sabiha'nın tarafına oldukça güçlü bir koz olacaktı. Ama ne yazık ki Eyşan onca fırsatın tek bir tanesini bile değerlendirememişti. Ne zaman yan yana gelseler, adamın o karanlık büyüsüne kapılıp giden Eyşan'ın aklından uçmuştu bu fikir, hep başka kelamlar etmişti dili. Şimdi de Mızrap karşısına çıkmıyordu.

"İstersen bir de ben görüşmeyi deneyeyim."

Eyşan, Taner'in sözleri üzerine şiddetle başını iki yana salladı. "Hiç gerek yok!" dedi biraz yüksek bir sesle. Sonra sesinin bağırma noktasına ne kadar fazla yaklaştığını, Taner'in bakışlarındaki şaşkınlıktan anlayıp duruldu. "Yani, ben konuşurum. Konuşamayacağım biri değil, sadece fırsat yakalayamadım."

Taner elini pürüzsüz çenesinde gezdirdi. "Bu arada," diye mırıldandı düşünceli bir hâlde. "Kim bu şahit?"

Genç kadın huzursuzca yerinde kıpırdandı. "Biri işte," diye mırıldandı. "Mümtaz Duranoğlu'nun sıkıntı çıkarttığı biri. Şahit olmayı kabul ederse, anlatacakları işimize yarayabilir."

"Aynı zamanda senin de tanıdığın biri?"

Eyşan yeşil gözlerini oldukça sert bir tavırla Taner'in gözlerine kilitledi. "Evet." Diye cevapladı onun sorusunu, sert bir şekilde. Kendini sorguya çekiliyormuş gibi hissetmişti ve bunu her kim yaparsa yapsın, Eyşan böyle şeylerden hiç haz etmezdi.

UÇURUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin