-26- II

5.5K 417 137
                                    

Merhaba!

Bölüm Şarkısı: Hi-Finesse - The Wolf (Nasty Aggressive Rock Hybrid)

Keyifli Okumalar!

Mızrap merdivenleri ağır ağır inerken, attığı adımların bir hacmi vardı sanki

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Mızrap merdivenleri ağır ağır inerken, attığı adımların bir hacmi vardı sanki. O hacim attığı her adımla katlanıyor, ağırlaşıyor ve daha koyu bir kıvama ulaşıyordu. O kıvam öfkeden, kinden ve intikam hissinden oluşuyordu. Mızrap Uçurum'un altına gizlediği cehennemine yürürken, o cehenneme bu sefer misafir olarak aldığı adam için ardında bir felaket gibi sürüklüyordu öfkesini.

Ancak merdivenleri indiğinde, loş ışıklarla hafifçe aydınlatılmış mahzenvari o koridoru ilerlerken ve sonunda kendisi için açılan kapıdan inine girdiğinde, aslında içinde kopan deli poyraza rağmen oldukça sakin görünüyordu. Hasmınınsa aynı şeyi düşündüğü pek söylenemezdi.

"Hoş geldin." diye selam verdi Taner'e, içeri girdiğinde.

Taner geniş odanın ortasında, beyaz ışıklandırmanın altındaki paslı bir sandalyede oturuyordu. Üzerindeki lacivert takım elbisesi kırışmamıştı bile, elleri ve ayaklarıysa serbestti, istese kaçmaya teşebbüs edebilirdi lakin buna cesareti yoktu. Arkasında, odanın karanlıkta kalmış iki köşesinde beklediğini bildiği adamların her hareketini, en ufak mimiğini bile gözlerini kırpmadan izlediklerini hissedebiliyordu. Oraya neden getirildiğini bilmiyordu, kim tarafından getirilmesinin emredildiğini de o mavi gözlü tanıdık yüzü görene kadar anlamamıştı ama korkması gerektiğinin farkındaydı.

"Buraya isteğim dışında getirilmiş olmasam," diye mırıldandı, adamın hemen karşısındaki sandalyeye oturuşunu izlerken. "Hoş buldum diyebilirdim."

Mızrap bir bacağını diğerinin üzerine atarken gülümsedi. "Çocuklar bir terbiyesizlik mi yaptılar?" diye sordu ceketini düzeltirken, samimi bir ifadeyle. Kara kirpikleriyle gözlerini gölgelediği için mavi ışıkları örselenmişti lakin etrafına karanlık bir sarmaşık dolanıyor gibiydi. Gülümseyen yüzüne, samimi bir notayla bestelenen sesine rağmen buram buram kıyım kokuyordu.

"Hayır, fazla naziktiler."

"Keşke yapsalardı." Mızrap ceketini düzeltirken eğdiği başını kaldırmadan, kirpiklerinin ardından Taner'e baktı ve tehlikeli bir kıvrımla dalgalanırken dudakları, gülümsemesini genişletti. "Ama nezaket kurallarına uymayı severler. Hem de lüzumsuz yere, hiç hak etmeyen adamlara karşı bile."

Taner dişlerini sıktı. "Neden getirttin beni buraya?"

Mızrap başını kaldırıp omuzlarını dikleştirdi. Taner'le aralarında çok bir heybet farkı yoktu ancak Mızrap'ın üzerinde öyle bir güven ve güç vardı ki, Taner ondan daha heybetli olsa bile Mızrap'ın duruşunun önünde küçücük kalırdı. Nitekim öyle de oldu, Mızrap'ın omuzları dikleşip duruşu görünmez bir kalkanla çevrelendikçe, Taner'in omuzları çöktü ve duruşu sarsıldı.

UÇURUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin