3, first interactions

6.5K 627 231
                                    

Bana tahsil edilen odaya eşyalarımın tamamen yerleştirilmesine izin vermedim

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Bana tahsil edilen odaya eşyalarımın tamamen yerleştirilmesine izin vermedim. Birkaç hafta sonra düğün olacağını biliyordum. Senga'daki hazırlıklar ben gelmeden bir ay önce başlamıştı. Buna uygun olarak Shin'e gelmiştim.

Leydilerim Senga'da olduğumuzu unutup Conall dilini konuşmak için tercih ettiklerinde onları uyarmak adına arkamı döndüm ve "Lütfen burada onların dilini konuşmak için tercih edelim. Hem bu bizim onların dilini geliştirmemiz için bir avantaj olur hem de onların duymak istemeyeceği bir şeyler konuşuyoruz zannedebilirler." dediğimde hepsi özür dilediler ve Senga'ya uyum sağladılar.

"Rosie akşam yemeği için daha rahat bir şeyler giymek ister misin?" diye soran Anna'yı başımı olumsuz anlamda iki yana sallayarak reddettim.

"Sadece tülü çıkartsak iyi olur," dediğimde beni onayladılar ve tülü çıkartmamda yardımcı oldular. Geleneklerimize uygun olduğu için taktığım bir süs eşyasıydı. Senga'da böyle bir geleneğin olmadığını biliyordum fakat yine de, kendi geleneklerini sürdürmeyi yeğleyen biri olarak tül takmayı tercih etmiştim.

Uşağın gelerek bizi akşam yemeğine beklediklerine dair haber vermesi üzerine odadan ayrıldık ve uşak önderliğinde yemeğin yenileceği yere geldik. Tıpkı Conall'da olduğu gibi kral ve kraliçe küçük tahtın önüne konulan masada herkesi görebilecek şekilde oturuyor, geri kalan aile fertleri ise kral ve kraliçenin hemen önüne dik bir şekilde konulan uzun masanın etrafında oturuyorlardı.

Conall aklıma gelince bir an hüzünlendim fakat ilk günden orayı hatırlamak gücümü âdeta emerdi, bu yüzünden bu düşünceyi kafamdan hızla attım.

"Hoş geldiniz majesteleri." diyerek yerinden kalktı Senga kralı ve yanıma gelerek elimi nazikçe tuttu. Üzerine küçük bir öpücük kondurduktan hemen sonra beni kraliçenin yanına hazırlanmış olan servise götürdü. İtiraf etmem gerekirse, bu oldukça nazik bir davranıştı.

"Sizin için burayı hazırlattık, umarız ki hoşunuza gider." dediğinde kısaca teşekkür ettim. Bu sırada kralın hemen yanında oturan yaşlı kadın dikkatimi çekti. Onu tanıyordum, portresini görmüştüm. O, kralın annesi Kang Joo-hyun'du. Annem o kadının bir yılan kadar tehlikeli olduğunu ve en az bir tilki kadar da kurnaz olduğundan sıkça bahsetmişti.

Kang Joo-hyun, oturduğu yerden kalktı ve bana "Saraya hoş geldiniz, majesteleri." dedi. Karşısında hafifçe eğildim ve "Teşekkür ederim, leydim." diye yanıtladım.

Sonunda Kraliçe Ha-Neul'un yanına oturduğumda hemen yanıma konulan sandalyeye baktım. Sandalye boştu fakat açılmış bir servis vardı. Demek ki biri gelecekti.

"Prens Jungkook nerede? Nişanlısının yanına oturarak hazırda beklemesi gerekiyordu." Sertçe ikaz eden kralın sözlerinin hemen ardından Jungkook, Taehyung ve Jimin içeriye nefes nefese girdi.

a queen and her tearsWhere stories live. Discover now